HAKKARİ İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

Tarihi Yönetim Süreci

               1-HAKKÂRİ BÖLGESİNİN TARİHİ YÖNETİM SÜRECİ       
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             
*Musa ÖZATAK 

             Türkiye’nin güneydoğu köşesinde dağlar arasında sıkışıp kalmış bir dağ kenti olan Hakkâri; Güneydoğu Torosları ile Zagros Dağları silsilelerinin kavuştuğu alanda, yükseklikleri 3500- 4000 m.yi bulan Reşko (Uludoruk 4135 m.), Cilo (4116 m.), Karadağ ve Sümbül Dağları ile çevrili küçük bir çanak içinde kurulmuştur. Büyük Zap vadisinin sağ kıyısı yakınındaki çağdaş yerleşme yeri denizden 1500 ile 1900 m arasında değişen yüksekliklerdeki yamaçlar boyunca gelişmiştir. Hemen güneyinden, Zap Suyu’nun kollarından Katramas Çayı akar. Şiddetli karasal iklim özelliklerine sahip yörede uzun kış ayları çok soğuk ve bol karlı; kısa yaz ayları ise vadi tabanlarında, gündüzleri zaman zaman insanın hareketlerine engel olacak kadar boğucu ve sıcak, Berçelan gibi yaylalarda (3600 m) ise serin geçer. Sıcaklık ortalaması yaz aylarında 30°C, kış aylarında ise -5°C arasındadır. Kışın kentteki kar kalınlığı 2 m civarındadır. Bugün il arazisinin %67’si dağ-taş, %27’si yazın birkaç ay otlak olarak kullanılan yüksek yaylalar, %5’i orman, %1’den daha az bir bölümü de tarıma elverişli topraktır.[2]

              Tarihte şimdiki sınırlardan çok daha geniş bir bölgeye tekabül eden Hakkâri; güneyde Musul, kuzeyde Van Gölü kıyıları; batıda Cizre ve doğuda ise Urmiye Gölü’ne kadar olan dağlık bölgeyi kapsamaktaydı. Günümüzde ise bu sınırların bir kısmı Türkiye’de Van ve Şırnak illeri, İran’da Garbı Azerbaycan ve Irak’ta Duhok illerinin sınırları içerisinde kalmıştır. Emevi ve Abbasiler döneminde Hakkâri bölgesi Müslümanların idari taksimatına uygun olarak kuzey tarafı Ermeniyye, güney tarafı Cezire (Diyar-ı Rabia) ve kuzeybatı bölgesi Azerbaycan bölgesi içerisinde sayılmıştır. Bu idari yapılanma içerisinde bu bölgeye Hekari ve Zozan (yayla) isimleri verilmiştir.[3]

          Hakkâri bölgesi tarih boyunca sırasıyla Hurri kökenli boylar, Nairi ve Uruatri’liler, Kardukhlar, Emeviler, Abbasiler, Selçuklu ve Zengiler, Eyyubiler, Moğollar, Hakkâri Beyleri, İlhanlılar, Timurlular, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler ile Osmanlıların himayesine girerek günümüze kadar sürekli bir yerleşime sahip olagelmiştir.

Screenshot_18.jpg

      Hakkâri yöresinde yaşayan halkın yarısına yakınını, V. yüzyılda bağımsız bir mezhep oluşturan Nesturiler ile aşiret düzeninde yaşayan Kürtlerden oluşturuyordu.[4] Diğer yarısını ise Türkler, Araplar, Ermeniler, Keldaniler ve Yahudiler oluşturuyordu. Birinci dünya savaşından sonra Müslüman olmayan unsurlar, Irak ve İran gibi ülkelere göç ederek Türkiye devleti sınırları dışında yaşamaya başlamışlardır.[5]

       
         Hakkâri kent merkezi için kullanılan isimler çeşitli dillerde farklılıklar göstermektedir. Kürtçe Çölemerik, Cûlamerik, Julamerik, Julamerk; Ermenice Djhmar, Süryanice’de Djulamerk, Gulamarj ya da Gulmar adlarıyla anılıyordu. Arap coğrafyacıları ise daha geniş kapsamlı olarak bölgeye Hakkâriyye ya da Hâkariyye adını vermişlerdir.[6] Bu isim daha çok Hakkâri’nin Osmanlı dönemi sınırları için geçerlidir. Günümüzde şehir merkezi Çölemerik, türdeşi isimlerle anılmaktadır. Şehir merkezi ve çevresinin son derece engebeli yapısı yaşam standartları, ekonomi, tarım ve ulaşım gibi birçok yönden sorun oluşturmaktadır. Ulaşım 1950’li yılların sonuna kadar Van-Gürpınar ilçesi, Kırkgeçit (Kasrik) Gediği ve Berçelan Gediği üzerinden gitmekteydi. Yüksekliği zaman zaman 3000 m’yi aşan bu yol ancak yazın birkaç ay açık kalabilmekteydi.[7]


* Sanat Tarihçi, Batman Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Sanat Tarihi (Tezli) Yüksek Lisans Öğrencisi.


[2] Sevin 2015, 1.
[3] Kaplan 2015, 19.
[4] Alikılıç 2006, 20.
[5] İslam Ansiklopedisi 1997, 99.
[6] Yurt Ansiklopedisi 5 1982, 3305.
[7] Erinç 1953, 55.