HAKKÂRİ’DE BİTKİ ÖRTÜSÜ
Yeryüzünde herhangi bir sahadaki doğal bitki örtüsünün özellikleri doğrudan, iklim, yükselti ve toprak şartlarıyla ilişkilidir. Hakkâri iline bakıldığında doğal bitki örtüsünün yer şekilleri ve nemliliğin kontrolü altında geliştiği görülmektedir. Bu nedenlidir ki, İl sınırları içinde batıdan doğuya, kuzeyden güneye gidildikçe bitki örtüsünde belirgin bir değişim görülememektedir. Aynı durum vadi tabanlarında dağların zirvelerine doğru çıkıldıkça da görülmektedir. Örneğin, dağların dik yamaçları, aşınım ve süpürme sonucu çoraklaşmış iken eğimin azaldığı yamaçlar, orman, çalılık veya çayırlarla örtülüdür. Doğal orman sınırı 1800-2000 metreye kadardır. 2000-3000 metreler arası zengin çayırlık alanlardır. Bu alanlarda bir metre yüksekliğe sahip gevenlere sıkça rastlanır. 3000 metreden sonra ise doğal bitki örtüsü ortadan kalkar. Vadi tabanları ise baltalık orman ve orman altı çayır ve otlaklardır. İl topraklarının % 25,6 sı orman ve funda örtüsü altındadır. Yakın tarihlere kadar geniş alanları kapladığı ifade edilen ormanların varlığından bugün maalesef söz etmek pek mümkün değildir. Seyrek olarak vadi boylarında ve özellikle dağların kuzey yamaçlarında başta meşe toplulukları olmak üzere ardıç, huş, kavak, söğüt, dişbudak ve bazı yabanıl ağaçları hariç tutarsak, hakim formasyon antropojen steptir. Otsu bitkilerden oluşan bu formasyon içinde en sık rastlanan türler geven, yavşan otu, keçi kulağı çoban yastığı, deve dikeni, kuzu dili, yabani yonca ve yabani korunga’dır. Ancak İlin güneyinde yer alan ve oldukça geniş bir alan kaplayan Toroslar’ın belirli bölgelerinde dağlar arasına sıkışmış dar şeritler halinde meşe ağacı orman kalıntılarına rastlamak mümkündür.
Hakkâri şehri de dâhil olmak üzere, İlin birçok noktasında 35-40 yıl öncesine kadar meşeliklerin olduğu yöre sakinleri tarafından doğrulanmaktadır. Geçmişte Hakkâri ilinde çok daha geniş alanları kapladığı düşünülen ve hatta kabul gören ormanın tahrip edilmesi, bugün yukarıda da ifade edildiği gibi çok dar alanlara sıkışmış şekilde varlığını sürdürmesine neden olmuştur. Ormanlar hem görsel güzellikleri hem de insanlara sundukları beden ve ruh sağlığı açısından önemli bir doğal zenginlik oldukları gibi başta ısınma olmak üzere diğer birçok imkân sağladıkları içinde değerlidirler. Daha öncede ifade edildiği üzere 800 mm’nin üzerinde bir yağış değerinin kaydedildiği İlde ormanın çok daha geniş alanları kaplaması beklenmelidir. Özelliklede rasat istasyonlarının 1600 m’lerde olduğu düşünüldüğünde ki yükseklere çıktıkça yağış değerlerinin arttığı bilinmektedir, bu durumda mevcut tablo oldukça düşündürücüdür. Oysa İlin genel görünüme bakıldığında hâkim bitki örtüsünün bozkır olduğu görülmektedir. Buna karşın değişik yükseklik ve şekillerde arazileri bulunan bir ilin, doğal bitki örtüsünün zengin olması kaçınılmaz bir gerçektir. Daha öncede ifade edildiği üzere vadilerde Akdeniz'in yarı bozulmuş tipik iklimi, doruklarda ve yüksek platolarda da karasal iklimin etkilerinin hâkim olduğu bir alanda zengin bitki varlığından söz etmek mümkündür. Zira bunda toprakların da önemli bir etkisi vardır. Aynı zamanda ekolojik şartlar dikkate alındığında ormanın doğal olarak oluşabileceği alanlar, başta İlin güney kesimleri olmak üzere diğer bir çok alanda yayılış göstermesi gerektiği ifade edilmelidir. Gerçekten de bugün var olan orman kalıntılarına yukarıda belirtilen sahalarda rastlanmaktadır. Özellikle güney kesimlerde yağış şartlarının iyi olduğu dağların kuzey yamaçları ile dağlık alanların batı, güney ve güney batı yamaçlarında orman kalıntılarına rastlanılmaktadır. İlkbahar mevsimiyle beraber, havaların ısınması buna bağlı olarak eriyen karlar ve yağan yağmur sularıyla hayat bulan step formasyonu Hakkâri iline yeşil bir görüntü kazandırır. Ancak, bu yeşil görüntü bir süre sonra başlayan yaz kuraklığı nedeniyle sararır ve kurur. Dağların oldukça bol yağış alan kısımları, güney, güney-güneybatı kesimler ile akarsu boyları ve suni olarak yetiştirilen kültür bitkilerinden oluşan bölümler yaz kuraklığına direnebilen yeşil alanlar olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Bu alanlar yaz ayları boyunca çevrelerine göre birer yeşil saha görünümündedirler. Hakkâri ilinin doğu, batı ve kuzey kesimlerinde hakim formasyon steptir. Yağış ve toprak şartları doğal halde ağaç yetişmesine elverişli olduğu halde maalesef tahribatın derecesi bu alanları ormandan yoksun bırakmıştır. Ancak bu alanların tamamen ormandan yoksun olduğu söylenemez. Lokalde olsa orman alanları ve seyrek bir dağılış gösteren bazı ağaç türlerinden söz etmek mümkündür. Orman formasyonunun yayılış sahası içerisinde meşe türleri, ardıç, titrek kavak, menengiç ve yaban gülü yer almaktadır. Yukarıda ifade edildiği üzere İlin doğu-batı ve kuzey bölümlerinde ağaçlara bazen küçük guruplar bazen de seyrek de olsa vadi boylarında rastlamak mümkün olduğu gibi, asıl formasyonun step olduğu ifade edilmişti. Hâkim olan step formasyonu içerisinde geven, yavşan otu, keçi kulağı, çoban yastığı, deve dikeni, kuzu dili, yabani yonca, yabani korunga yer almaktadır. Dağlık alanlarda bu bitkilerin bazıları (geven) 3000 metre yüksekliklere kadar yetişme ortamı bulabilmektedir.3000 m’den sonra tedrici olarak doğal bitki örtüsü ortadan kalkar ve sıcaklık isteği az olan ve seyrek bir doku gösteren bitkiler 3400’lerekadar yaşarlar. 3400-3500’lerden sonra bitki örtüsü hemen hemen tamamen ortadan kalkmaktadır. Hakkâri ili, elde edilen bulgulara göre çok eski tarihlerden beri yerleşmeye sahne olmuştur. Buna istinaden doğal bitki örtüsünün ciddi bir tahribe uğradığı söylenebilir. Bu tahrip sonucunda asıl bitki örtüsü bozulmuş ve orman alanları büyük çoğunlukta yok edilmiştir. Çünkü bugün hala ilin birçok alanında meşe, ardıç gibi orman veya koruluk alanların kalıntılarına rastlamak mümkündür. Gerek yakacak ve gerekse inşa malzemesi için ormanın tahribi, kontrolsüz otlatma vb. gibi beşeri müdahaleler, bir zamanlar ormanın doğal yetişme ortamı olan Hakkâri’de, bugün ormanlardan yoksun step alanlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Eğim şartlarının olumsuzluğu ve bitki örtüsünden yoksunluk, toprak erozyonu gibi ciddi bir doğal felaketinde oluşmasına neden olmuştur. Şüphesiz bu olumsuzluklar, turizm için önemli bir potansiyel olan ormanın, büyük oranda ortadan kalkmasına sebep olmuş ve genel peyzajı olumsuz yönde etkilemiştir. Oysa birçok destinasyonda doğal bitki örtüsü tek başına bir çekicilik olarak turistlerin akınına uğramakta ve yöre insanının yaşamını canlandırma amaçlı kullanımına olanak tanımaktadır.
Endemik Türler
Hakkâri biyolojik çeşitlilik açısından oldukça zengindir. İlde görülen yağış ve azda olsa sıcaklık değerlerindeki değişiklikler, dağlık alanlarda, platolarda, ovalarda ve kısmen de olsa ormanlık alanlar çok sayıda endemik bitki türünün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Hakkâri’de doğal kaynak envanteri yapılmamış olmakla beraber İldeki bitki türü sayısı oldukça çarpıcıdır. Ancak bunlar içinde özellikle biri Hakkâri açısından önemli bir yere sahiptir. Ters Lale; Ağlayan Gelin olarak adlandırılan bu çiçek kendine has görüntüsü ve endemik olması nedeniyle bir turizm değeri olarak ön plana çıkmaktadır. Hakkâri’nin Cilo Dağları ve yakın çevresinde doğal ortamda yetişen bu bitki Hakkâri Valiliği ve ayrıca Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nca koruma altına alınmıştır. TersLale, dünyanın en nadide çiçeklerinden biridir. Geçmişte Hakkâri’de yaşayan Asurilerin her sabah göbeğinden su yaydığı için 'Ağlayan lale' adını verdiği ve bu yüzden kutsal saydığı Ters Lale, günümüzde de çok değerlidir. Boyu 75 santimetreyi bulan, her dalında 6 lalenin ters büyüdüğü doğa harikası çiçek, özellikle son yıllarda açık ve kapalı alanlarda yetiştirilebilmekte ve önemli bir pazarı bulunmaktadır. Diğer önemli bir çiçeği Yayla Çiçeği ya da halk arasında yaygın olarak kullanılan Sosin’dir. Sosin, ilkbahar aylarında yaylaları rengârenk süsleyen çiçeklerden biridir. Yayla ve vadilerde yetişen bu çiçek İlin görsel kalitesini artıran diğer bir çekiciliktir. Şüphesiz İlde bunlar dışında birçok endemik tür vardır. Bunların başlıcaları yâda diğer bir ifadeyle, Hakkâri’nin tabii florasında en çok rastlanan bitkiler şunlardır:
Hakkâri yer şekillerinin getirdiği avantaj sayesinde av hayvanları açısından zengin sayılabilecek bir potansiyele sahiptir. Özellikle dağlık alanlarda kurt, tavşan, tilki, dağ keçisi, dağ koyunu, vaşak, porsuk, sansar, ayı ve domuz gibi hayvanlara rastlanırken kuş türlerinin sayısı oldukça kabarıktır. Ancak özellikle av hayvanları açısından ördek, bıldırcın, keklik, turaç, angut ve yabani hindi başlıcalarıdır. Bu av hayvanları dışında özellikle İldeki akarsularda yetişen alabalık türleri en önemli yaban hayvan değerlerindendir. Kırmızı benekli alabalık olarak adlandırılan bu balık türlerinin dışında yine başta Zap Suyu olmak üzere diğer akarsuların birçoğunda sazan balıklarının çeşitli türleri yaşamaktadır.