Jeolojik ve Jeomorfolojik Yapı
Hakkâri İli gerek jeolojik gerekse jeomorfolojik yapısındaki çeşitlilik ve kısa mesafede meydana gelen değişikliklerden dolayı tektonizmanın kendini her haliyle gösterdiği nadir sahalardan biridir. Doğu Anadolu Bölgesinin Hakkâri Bölümünde yer alan ilin, stratigrafisi biraz karışıktır. Dolayısıyla jeolojik yapı yönünden çok değişik özellikleri bir arada görmek mümkündür. Genel olarak I. zaman yaşlı gnays, mikaşist, kristalleşmiş kalker gibi tortullar ve başkalaşmış kayaçlardan oluşmuştur. Kayaç cinsleri bakımından çok farklılık gösteren saha aynı zamanda pek çok kırık ve şaryajla da oldukça girift bir durum arz eder. Başlıca kayaçlar traverten, kumtaşı, radyolorit, kireçtaşı, metalav, gabro, sipilit, lisfanit, serpantinit ve mermerlerdir.
Bay Köyü/Şemdinli
Hakkâri Bölümü, Arabistan, Avrasya levhalarıyla Anadolu levhasının tektonik hareketlerinin bir ürünüdür. Bu levhaların orta eosen ve miyosen ile III. zaman sonlarında birbirlerine yaklaşması sonucunda gelişen toplu yükselme, dağ oluşumu fazları ile tektonik çatı sağlanmıştır. Bu yapısal hareketler sonucunda bölüm kuzey-güney yönlü, tektonik kuvvetlerin etkisinde kalmış otokton birimlerin üzerine allokton örtüleri ile ilerlemiştir. Bundan dolayı bölüm Alp Himalaya orojenezinin bir devamı niteliğinde gelişip faylar, kıvrımlar, yapraklanma ve heyelanlara çokça sahne olmuştur. Hakkâri kütlesinin yapısını, kuzeyde ve merkezde paleozoik döneme ait kristallen şistler, güneyde ve doğuda kretaseosen kalkerleri oluşturur.
Bununla beraber, yukarıda da ifade edildiği gibi yapısı sanıldığı kadar sade değildir. Burada jeolojik devirlerin birçok teşekkülleri geniş şekilde temsil edilmektedir. Kütlenin güneybatısında; çimentolaşmış konglomeralar, kum taşları ve kırmızı kumtaşları hayli kalın bir tabaka görünümünde olup kalınlıkları iki kilometreyi bulmaktadır. Hakkâri kompleksi üst Kretase-Paleosene ait olup güneyde önemli bir şaryaj ile sınırlandırılmıştır. Hakkâri il sınırları içerisinde yüksek dorukları tek tepeler şeklinde görmek mümkündür. Bu güne intikal etmiş olan eski peneplen parçalarının yükseklikleri; Hakkâri çevresinde 2500-3000 metreye çıkmaktadır.
Sahada Mesozoyik-Oligosen kıvrım paroksizmasını takip eden safhada, özellikle de Oligosen’de bu yeni kıvrımların aşındırıldıkları ve böylece havzalarda Oligosen’de kullanılan depolarının oluştuğu söylenebilir. Miyosen kıvrımlanmasından sonra ise, aşınım sahasının bu kıvrımları da kapsamak suretiyle genişlediği ve miyosen devrinin sonlarında bütün sahanın bir peneplen haline geldiği sanılıyor. Bugünkü morfolojik manzara, işte bu Post Miyosen penepleni yükselmesi ve derin vadilerle yarılması sonucu ortaya çıkmış gibi görünmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi Neotektonik dönem başlarında bir peneplen görünümündeydi. Orta Miyosen’de bölge, kuzey güney yönlü bir tektonizmanın baskısı altında sıkışmaya başlayınca kıvrım ve kırıklar oluşmaya, topografya hızla dalgalanmaya ve değişmeye başlamıştır. Buna bağlı olarak peneplen yerini rejiyonal bir yükselmeye bırakmıştır. Neotektonik dönem boyunca Doğu Anadolu’da kıvrımlar, bindirmeler, açılma çatlakları, sağ ve sol yönlü doğrultu atımlı faylar gelişmiştir.
Hakkâri Bölümü’nü etkileyen epirojenik hareketlerin ana hattının, bölüm dışında ki Muş Ovası’yla Van Gölü’nün güneyinden geçen fay veya faylar sistemi teşkil etmiş olmalıdır. Belirtilen sistemin güney tarafındaki saha yükselirken, kuzeyindeki havzalar çökmüştür. Güney Doğu Anadolu bindirmesinin en doğu ucunda, kuzeybatı-güneydoğu genel doğrultusunda uzanan sağ yönlü, doğrultu atımlı Şemdinli-Yüksekova aktif fay zonu yer almaktadır. Bu fay zonu Güney Doğu Anadolu Bindirmesiyle İran’daki Zağros kuşağı arasında doğrultu atımlı bir transfer fayı niteliğindedir. Birbirini aralı sıçramalı olarak tümleyen beş altı faydan oluşan bu zonun Türkiye sınırları içerisindeki uzunluğu yaklaşık 100 km’dir. Şemdinli-Yüksekova fay zonu İran sınırları içinde yer alan bu ülkenin önemli aktif faylarından olan Piranşah fayının devamında yer alır. Şemdinli-Yüksekova fay zonunun son yüzyılda orta büyüklükte depremler ürettiği bilinmektedir. Hakkâri bölümündeki dağların ana çatısını oluşturan Cilo Dağı ve çevresinin jeolojik yapısı, tektonik hareketler ve aşınmalarla yakından ilgilidir. Bölgedeki yassı platolar, tersiyer tabanlarından oluşur. Sivri dorukların temeli sert volkanik oluşumlar, güneydeki basamakların temeli ise trias tabakalarıdır.
Reşko Buzulu
Cilo Dağı ve çevresinin kuzeyindeki, Yüksekova çöküntü alanı ile Büyük Zap oyulma ve boşalma alanları ortaya çıkmıştır. Hakkâri, Nümmülitli kalker şariyajı esnasında vuku bulmuş bir graben içine kurulmuştur. Katolar fay hareketinin neticesidir. Belki de Zap suyu yatağını bir fay boyunca açmıştır. Zap’ın kolları olan Helêl deresi, Dez deresi muhtemelen fay dereleridir. Kuaterner'de umumî bir yükselmeye ve kırılmaya tâbi olmuştur. Bu kırılma esnasında Sümbül dağı Mere dağından ayrılmıştır. Sümbül dağının güney yamacı kuzeye nazaran daha fazla yükselmiştir. Sümbül dağı için bu kısa tektonik müşahedeler, Kretase ve Nümmülitik sedimentlari ihtiva etmeyen, Çarçela dağı istisna edilecek olursa, Hakkâri’nin diğer dağ silsileleri için de aynıdır. Hakkâri ilinin doğu kesimleri ve İran sınırındaki Bernuvaz köyünde benzer görünürdeki Üst Kretase-Paleosen üzerinde belirli olmayan açısal diskordansla duran, çoğunlukla kırmızı ve yanık kırmızı renkli fliş, marn, kumtaşı, çakıl kumtaşı, kumlu çakıl taşı ve tali önemde kireçtaşı nöbetleşmesinden yapılmıştır. Tabakalanma her zaman belirgin değildir. Alttaki benzer temelden yeşil kayaç ve şişkin kireçtaşı merceklerinin yokluğu ile ayrılır.