HAKKÂRİ BEYLERİ VE BEYLERİN KÖKENİ
Hakkâri emirleri etkin oldukları Hakkâri’nin güneyindeki (Duhok ve İmadiye) kadim kalelerini kaybedince XII. yy’ın birinci yarısından XIII. yy’ın ortalarına doğru, kuzeyde daha korunaklı olan Culemerg’e çekilerek yönetimlerini yeniden kurdular. 1849’da yıkılışına kadar devam eden Hakkâri emirlerinin soyu, yukarıda bahsedilen Mir Seyfeddin Mengelan b. Ali el- Hakkâri’ye dayanmaktadır. Biz bu hanedanı Mengelan olarak isimlendirebiliriz. Bunlardan önce de Aşeb kalesinde Ebu’l- Hayca b. Abdullah b. Halil b. Merzuban el- Hakkâri’ye (ö. 1133) dayanan başka bir hanedan vardı. Bu hanedanı da Marzuban hanedanı olarak isimlendirebiliriz. Bu iki hanedanın birbirinin devamı olup olmadığı hakkında elimizde herhangi tarihi bir veri bulunmamaktadır.
Hakkâri emirlerinin kökeni ile ilgili bilgi veren ilk kaynak olan Fadlullah el- Ömeri’nin (ö.1348) “et- Ta’rifubi- Mustalih’iş-Şerif” isimli eserinde şu bilgileri aktarmaktadır: “Kendi dönemimdeki Culemerg (Hakkâri) emiri İmadeddin b. Eseduddin Musa b. (İmadeddin) Mucella b. (Eseduddin) Musa b. (Seyfeddin) Mengelan’dır. Bu emir nesebi itibari ile Utbe b. Ebu Sufyan el-Emevi’ye ulaşır. Bütün Kürtler kendisine büyük bir saygı duyar ve onu kendileri için bir melik ve hükümdar olarak kabul ederler.” Bu bilgileri Mir İmadeddin’inCulemerg kadısının kendisine göndermiş olduğu bir mektuptan aldığını ifade etmiştir. Buradan anlaşıldığı gibi Hakkâri emirleri ilk olarak Emevi kökenli olduklarını iddia etmişlerdir. XV. yy’dan sonra ise Abbasi kökenli olduklarını iddia etmişlerdir.
İlhanlılar Döneminde Hakkâri
İlhanlılar adını alan Moğollar ile Memlukler arasındaki çekişmede Hakkâri beyleri Memlukler ile işbirliği yaparak bağımsızlıklarını korudular. Babasının Erbil yakınlarında öldürülmesinden sonra I. Esededdin Musa Akta’, Culemerg’deki kalesine çekilerek birçok kalesini tekrar Moğollardan geri aldı. I. Esededdin ile baş edemeyeceğini anlayan İlhanlılar onunla antlaşma yapmak zorunda kaldılar. El Ömeri, İlhanlılar ile başarılı mücadelesini şu şekilde anlatır: “Dağ ehli (Hakkârililer) dışında Moğollarla savaş yapabilecek yiğitler kalmadı. Moğollar onları yenme konusunda büyük umutsuzluğa kapıldılar. Anladılar ki okları onlara işlemeyecek. Bunun üzerine mecburen onlarla anlaştılar.” İlhanlı tahtına oturan Argon 1286’da 16 bin kişilik bir orduyu Hakkâri bölgesi üzerine gönderdi. I. Esededdin Musa Akta’ öldükten sonra oğlu I. Mir İmadeddinMecli, ondan sonra da onun oğlu II. Mir Esededdin Musa yönetimin başına geçmişlerdir. El Ömeri, onun hakkında: “Geniş bir ülkenin sahibidir. Öyle bir dereceye ulaşmıştı ki çağdaşı olan hükümdarlar tarafından kendisine büyük bir önem atfedilirdi, İlhanlı hükümdarları ve Mısır Memlukleri kendisine büyük bir değer verirler ve sözünü dinlerlerdi” demektedir. Melik Esed Camisi’nin bu dönemde yapıldığı düşünülmektedir. Ölümünden sonra yerine El Ömeri’nin çağdaşı olan oğlu II. Mir İmadeddinMecli geçti. Onun hakkında da şu bilgileri vermiştir: “Şimdiki mirleri Melik İmadeddinMecli’dir. Bu emir, ilim ve fazilet sahiplerini pek sever. Memleketine ilim maksadı ile gelenlere büyük değer verir.” Bu dönem Hakkâri beylerinin en parlak dönemlerinden biridir. El Ömeri: “Bir şah gibi sözü dinlenirdi. Emirlerine itaat edilirdi. İçerisinde birçok kale, belde ve geniş bir halkın olduğu büyük bir hükümdarlığa sahiptir” diyerek bunu ifade etmiştir. Bu dönemde Hakkâri’de Kadı KudatlıkKurumu kurulmuş olup birçok cami, mescit ve vakfiye yapılmıştır. Bunlardan Van ve Vestan (Gevaş) bölgelerini yöneten II. İmadeddinMecli’nin amcası İzzeddin Şir b. İmadeddin b. Esededdin’in adı 1315 tarihli bir vakfiyede geçmektedir. Gevaş’ta bulunan Halime Hatun kümbeti (1335) de II. İmadeddin Mecli’nin kardeşi İzzeddin tarafından yapılmıştır. İlhanlı Devletinin, zayıflayıp yıkılmaya yüz tutması ile Hakkâri emirleri Van bölgesini yönetimleri altına almışlardır. 1507 yılına kadar Van kalesi Hakkâri beylerinin elinde kaldı.
Timurlular, Karakoyunlular ve Akkoyunlular Döneminde Hakkâri
II. Mir İmadeddinMecli’nin ölümünden sonra yönetimin başına oğlu I. İzzeddin Şir geçti. 1386 yılında Timur (Doğu) Bayezid şehrini aldıktan sonra Van ve Vestan üzerine yürüdü. Melik İzzeddin Şir iki günlük bir direnişten sonra Van kalesinden indi ve Timur’a bağlılığını bildirdi. Timur Van Kalesi’ni aldıktan sonra İzzeddin Şir’e atalarından miras kalmış olan memleketini eskisi gibi mülkiyet olarak geri verdi ve bunu bir fermana dönüştürerek kendisine verdi. Gevaş’ta bulunan İzzeddin Şir Camii bu dönemde yapılmıştır. İzzeddin Şir’in Muhammed ve Sultan Ahmed adında iki oğlu ile Urmiye bölgesinde hüküm süren Bahaeddin ve Vestan’da hüküm süren Melik Esed isimli kardeşi vardı. Timur’un bölgeden ayrılmasıyla Karakoyunlu Kara Yusuf bölgeyi denetimi altına almaya çalıştı. I. İzzeddin Şir ile Karakoyunlular arasında birçok savaş yapıldı. 1398’de Kara Yusuf, I. İzzeddin Şir’i yakalayıp esir etti. Ardından Karakoyunlu askerleri Kırıkdağ Vadisi’ne geçerek Culamerg’e kadar her yeri yağmaladı, yakıp yıktı. 1420’de Timur’un oğlu Şahruh bölgeye gelerek Karakoyunlu hâkimiyetine son verdi. Bu esnada I. İzzeddin Şir ve oğlu, Şahruh’a bağlılıklarını bildirmiş ve ona yardım etmişlerdi. Şahruh bölgeden ayrılınca Karakoyunlu İskender Mirza, Şahruh’un müttefiki olan I. İzzeddin Şir’e savaş açtı. I. İzzeddin Şîr 1423’de vefat edince oğlu Muhammed yönetimin başına geçti. Fakat İskender Mirza aynı yıl onu da öldürdü. Ardından kardeşi Sultan Ahmed ve amcası Bahaeddin Bey de öldürüldü. İskender Mirza, neredeyse Hakkâri beylerine son verecekti. 1425 yılında Van Kalesi’ne saldırdı. Kalede bulunan Sultan Ahmed’in oğlu Melik Esed kaleden çıkmayı başararak Culemerg’e gitti. Böylece Hakkâri beyleri mutlak bir yok oluştan kurtuldu. I. İzzeddin Şir’in oğlu Muhammed’in Piri Bey ismindeki oğlu 1431’de Van ve Vestan bölgesini Karakoyunlulardan geri aldı. Piri Bey’den sonra Hakkâri yönetimine oğlu II. İzzeddin Şir geçti. Bu emir Uzun Hasan ve oğlu Sultan Yakup döneminde hüküm sürdü. Akkoyunlular arasındaki taht kavgasında Sultan Yakup’un oğlu Baysungur’un tarafını tuttu. Bunun üzerine Süleyman Bijenoğlu isimli Akkoyunlu komutanı Baysungur’un destekçilerini ortadan kaldırmak istedi. II. İzzeddin Şir Bey’in ordusunu yenerek onu esir aldı (1491) ve daha sonra da öldürdü. Vestan’daki (Gevaş) İzzeddin Şir Camiinin yanındaki medrese bu emir tarafından yaptırılmıştır.
Şah İsmail ve Hakkâri
II. İzzeddin Şir’den sonra Van’da yönetimin başına geçen oğlu Zahid Bey kendi adına altın, gümüş ve bakır sikkeler bastı. Bu dönemde Şah İsmail Akkoyunlu Devletini yıkarak Safevi devletini kurdu. Anadolu’daki Türkmenler üzerindeki nüfuzunu kullanarak Osmanlı devleti için büyük bir tehlike arz etmeye başladı. Şah İsmail, sünni Kürt beyliklerini ortadan kaldırmayı ve bunların yerine kendi adamlarını atamayı düşündü. Bu amaçla 1507 yılında Bayram Bey komutasındaki on bin kişilik bir orduyu Van kalesi üzerine gönderdi. Zahid Bey, 1500 adamıyla beraber aniden kaleden çıkarak Bayram Bey’in karargâhına saldırdı. Hazırlıksız yakalanan Safevi askerlerinden çoğunu öldürdü. Bayram Bey ordusunu toparladıktan sonra Van Kalesi’ni muhasara etmeye başladı. Üç aylık bir muhasaradan sonra Zahid Bey bir gece yarısı kaleden çıkıp Hakkâri bölgesindeki başka bir kaleye geçti. Bu tarihten sonra Hakkâri emirleri bir daha Van kalesinde hüküm süremediler. 1508 yılında Şah İsmail’in yanına giden 11 Kürt emiri tutuklanarak zindana atıldı ve bunların ülkelerinin alınması için askeri kuvvetler gönderildi. Bu meyanda Div Sultan Rumlu, Hakkâri memleketini almak amacı ile görevlendirildi. Fakat bu görevinde başarılı olamadı.