Dini Bayramlar ve Kandiller
Ramazan Bayramı
Hakkâri’de bayram hazırlıkları üç gün öncesinden başlar. Özellikle köy ve kasabalarda bayrama üç gün kala, yani birinci arafat, ikinci arafat ve üçüncü arafat günlerinde şöyle hazırlıklar yapılır: Üçüncü arafata arafata balavê yani yıkanma arafesi denir ve o gün yıkanılır. İkinci arafata arafata nanî yani ekmek pişirme arefesi denir ve o gün ekmekler pişirilir. Birinci arafata ise arafata kadan denir. Bayramın bir gün evvelidir. Hakkâri’de bayram sabahlarında, namazdan sonra insanlar kabir ziyareti yaparlar. Kabir ziyaretinden evlere dönüldüğünde çoğunlukla topluca kahvaltı yapılır.
Şehir merkezlerinde aile erkekleri mümkün olduğunca aileden daha büyük olan “ocak aksakallısının” evinde toplanır ve kahvaltılar burada birlikte yapılır. Yakın komşular ise maddi durumu kısmen daha iyi olan birinin evinde toplanırlar. Köylerde, köy halkı, aksakallının evinde toplanır ve orada bütün köy ahalisinin erkekleri birlikte kahvaltı yapar. Kahvaltıdan sonra hemen hemen bütün erkekler köy imamının ve aksakallının veya ağanın eşliğinde evleri tek tek gezerek bayram kutlaması yaparlar. Bu bayramlaşmalarda küs olanlar barıştırılır, gönülleri kırılmış olanların gönlü alınır. Birçok köyde bayramın bir, iki ve üçüncügünleri yemekler birlikte yenir.
Şehirlerde bu ev gezme adetini yapmak mümkün değildir. Bu nedenle herkes yakın komşularınadaha sonra da dost ve akrabalarına gider.Bayramlar çocukların günü olduğu için, bu günde çocuklar poşetlerle şeker toplarlar. Şehirlerde deçocukların hali pek farklı değildir. Çocuklar üç günboyunca gezebildikleri kadar ev gezerler ve şekertoplarlar.
Kurban Bayramı
Bayram telaşı ve sevinci kurban bayramı hazırlıkları başlamadan çok önceden başlar. Çünkü bayramabir ay kala hacılar uğurlanır. Hakkâri’de kurban bayramına eyda/cejna hacîyan denir ki bu ‘hacılarınbayramı’ anlamına gelir.
Kurban bayramında, ramazan bayramından farklı bir şekilde kabir ziyaretinden sonra kurbanlar kesilir. Maddi durumu iyi olan veya koyunu olan her aile kurban keser ve etin üçte birini ailesine, üçte ikisini komşuya, akrabaya ve fakirlere dağıtır. Kurban etlerinin fakir fukaraya ulaştırılması için de özel çaba harcanır.
Kurban kesiminden sonra üç dört gün boyuncatıpkı ramazan bayramında olduğu gibi aile, dost, hısım ve akraba ziyaretleri yapılır. Kurban bayramı boyunca ziyaretçilere tatlı, şeker, lokum ve meyve suları ikram edilir. Bu bayramda hemen hemen her evde bol miktarda et olduğu için bayram birşölen ve ziyafet havasında geçer.
• Kandiller
Hakkâri’de kandiller hem köylerde hem de şehirlerde fark edilir ve mümkün olduğunca idrak edilir. Kutlu doğum haftasında birçok evde ve özellikle de camilerde mevlit okutulur, hayır hasenatta bulunulur. Beraat, Regaip ve Miraç kandillerinde camilerde ve evlerde mevlitler okunur, uzun namazlar kılınır, dualar eldilir ve hayır hasenatta bulunulur. Kadir gecesi, İslam âlemince bin aydan hayırlı bir ay olarak kabul edildiği için bu gece daha özenle idrak edilir. Bu mübarek gecede Mevlitler okunur, davetler verilir, cemaat camileri her zamankinden daha fazla doldurur. Zaten Ramazanın son günlerine denk gelen Kadir Gecesi, beklenen, özlenen, idrak edilen bir gecedir. Hakkârililerin nıvêja dırêj dediği tesbih namazı da bu gece büyük bir cemaatle kılınır.
2. Önemli Bazı Günler
• Nevruz Bayramı
Nevruz, Farsça’da ‘yeni gün’ anlamına gelir.Kürtçe’de tam karşılığı nuroj olsa da Nevruz bir terim olarak hem Kürtçe’ye hem de Türkçe’ye uyarlanmıştır. Nevruz 2500 yıllık bir efsaneye dayanır. Asurların zalim kralı Dahhak ile Demirci Kava’nın mücadelesini konu edinen bu efsane şöyledir:
Zalim Dahhak’ın omuzlarında iki yılan başı gibi iki çıban çıkmış. Bunları teskin etmek için her gün iki insan beyninin merhem yapılıp sürülmesi lazımmış. Dahhak’ın adamları her gün Ninova ve civar köy ve kasabalardan genç insanları yakalayıp götürürlermiş. Onları öldürüp beyinlerini çıbanlara sürerlermiş. Bu, uzunca bir süre böyle devam etmeş ve bir gün sıra Demirci Kava’nın kızına gelmiş. Kava buna razı olmamış ve zaten rahatsız olan halkla birleşerek kralın sarayını basmış. Kralı öldürmüş ve peştemalini meşale yapıp yakarak dışarı çıkmış. Bunu gören halk da ateşler yakmış ve herkes o günü yeni bir gün olarak kabul edip bayram etmiş. İşte bu gün yeni bir yılın birinci günü kabul edilmiş. Bunedenle Hakkâri halkı ve genelde bütün Kürtler Nevruz’u yeni yılın başlangıcı olarak kabul edip bayram yaparlar.
Ancak bilinmesi gerekir ki en özlü bir şekilde ifadesini Firdevsi’nin Şehname’sinde bulan Nevruz, sadece Kürtlere ait bir bayram değil, bütün Orta Asya halklarında ve Orta Doğu’nun önemli bir kısmında, baharın gelişinin şanına geleneksel olarak kutlanagelen bir bayramdır. Hatta İranlılar bu günü yeni yılın başlangıcı olarak kabul ederler ve Nevruz’un ardından 10-15 gün boyunca tatil yaparak Nevruz’u coşkulu bir bayram şeklinde kutlarlar.
• Rüzgargülü Çarşambaları / Çarşembiyên Zipa
Zipe kelime anlamıyla rüzgârgülü demektir. Bilindiği gibi şubatın son haftası ile martın ilk haftası şiddetli rüzgârların olduğu bir dönemdir. Hakkâri’de bu rüzgarlara ‘kar eriten’ rüzgarlar da denir. İşte Rumi takvime göre şubat ayının son çarşambası ile martın ilk çarşambası zipe çarşambalarıdır. Bu günlerde Hakkâri ve civarında insanlar evlerine akrabalarını, evlenen kızlarını ve diğer dostlarını davet edip onlara yemekler ikram ederler. Çoğunlukla büyük aileler birinci çarşambada misafir kabul eder, ikinci çarşambada misafirliğe gider. Nevruz kutlamaları. Misafirliklerin mutlaka çarşamba günlerinde olması da şart değildir. Ancak bu iki çarşambanın arasında olması gerekir. Bu günlerde hediyeleşmeler de olur. Özellikle evlenmiş kızlar, damatlar davetten sonra hediye alırlar. Elbette bütün bayramların, şenliklerin ve coşkulu günlerin en çok eğlenenleri çocuklardır. Onlar da rüzgargüllerini yapar, damlarda ve sokaklarda eğlenirler. Ayrıca söğüt ağacının dallarından pik’ler yapılıp flüt gibi öttürülür. Yumurta tokuşturanlar da az değildir.
Zipe’lerin dayandığı bir de efsane vardır: Ad’ın kavminin bu iki çarşamba arasında felakete uğradığına inanılır. Onun için insanlar bu dönemde şiddetli rüzgârlardan korunur. Bu dönemle ilgili halk arasında söylenen birkaç mani de vardır. Onlardan biri de Deccal’ın kızı Hêlan ile ilgilidir.
Mani şöyledir:
Kıça Deccalî Hêlan
Zêr û zinetên wê
Mişk û mar in
Bırîne malbaba xwe
Heke bari ba
Mişk û mar kêm dibin
Heke nebarî ba
Miş û mar zêde dibin.
Yani;
Deccal’ın kızı Helan,
Ziynet ve altınları
Fare ve yılanlar olan.
Gittiğinde babasının evine
Eğer havalar yağışlı ise
Az olur o yıl yılan ve fare.
Eğer yağmur yağmaz ise
Çok olur o yıl yılan ve fare.
Eskiden, şubatın son günleri çok soğuk ve yağışlı olduğundan, güya soğuklardan kurtulmak ve baharı getirmek için gençler köylerde uzun sırıklara takılı meşaleler yapar ve köy içinde dolaşıp kuru gıda toplarlardı. Toplanan gıdayı ertesi gün bir yerde yemek yapıp yerlerdi. Buna da eydanosk, yani bayramcık denirdi. Şubatın soğukluğu en çok oğlaklara tesir eder. Onun için şubat ayı ve oğlak ile ilgili şöyle bir mani de vardır:
Şuwatê gote Aderê
Bide min hinek sermayê
Da kuriya giskî bikeme dar.
Yani:
Şubat marta demiş ki,
Bana ver azıcık soğuğu,
Ki odun edeyim oğlağın kuyruğunu.
• Peygamber Daveti / Dawatnebi
Peygamber davetinin özel bir günü olmamasına rağmen özellikle cuma geceleri köylerde çokça yerine getirilen bir adettir. Bu adete göre köydeki ailelerin tamamı veya bir kısmı evlerinde yemekler hazırlarlar ve hazırladıkları bu yemekleri bir damın üstünde veya müsait olan başka bir yerde hep birlikte yerler. Herkes kendi yemeğini yiyebildiği gibi daha çok da başkasının yemeğini yer, kendi yemeğini de onlara ikram eder. Bu adet halen birçok köyde devam etmektedir.
• Hıdrellez / Xıdırilyas
Hakkâri’de mayısın ilk haftası (rumi takvime göre nisanın son haftası) bir bahar bayramı olarak değerlendirilir. Bu dönem koyunların sağılacağı dönemdir aynı zamanda. Halk arasında tutulan mevsim hesabına göre bir yıl “hıdır” ve “kasım” günleri olmak üzere ikiye ayrılır. Kışı ifade eden kasım günleri 8 Kasım’da, yazı ifade eden hıdır günleriyse 6 Mayıs’ta başlar. Diğer taraftan, İslam inancına göre Hızır ve İlyas, ab-ı hay atı içmiş ve ölümsüzlüğe erişmiş her yılın 6 Mayıs’ında bir araya gelir ve dilekte bulunanların dileklerinin gerçekleşmesi için onlara yardımcı olurlar. Güne adını veren Hıdır ve İlyas, halkımız arasında Kürtçe Xıdırilyas, Türkçe Hıdrellez biçiminde telaffuz edilir. Bugünü idrak ve kutlama adetleri eski canlılıkta değilse de halen köylerimizde ve şehir merkezinde devam etmektedir. Hıdrellez günlerinde bahar temizliğiyapılır, sobalar kaldırılır, evler boya badana yapılır. Aslında bütün bunlar baharın coşkusu için olsa da Hıdrellez bir bahane olur. O gün çörekler yapılıp ekmekler pişirilir ve dağıtılır. a vardır. O da genç kızların, kısmetlerine dair bir işaret bekleme yemekleridir. Önce en az yedi ailenin buğdayları birleştirilir. Bu buğday kavrulur ve ardından öğütülür. Yine en az yedi aileden getirilen tereyağıyla kavrularak,bölgede kavut (poxin) olarak bilinen un yemeği eldeedilir. Kısmet bekleyen, ahvalini merak eden genç kızlar bu kavuttan yerler. Bir kısmını da dillerinin altına bırakırlar ve su içmeden yatarlar, niyet edip beklerler. Rüyalarında suyu nerede içmişlerseveya kimleri görmüşlerse kısmetlerinin oraya gideceklerine inanırlar. O gece rüyasını görmemiş olanlar da bir başka Hıdrellez’in gelmesini bekler.
• Halk Takvimi
Hakkâri’de şemsi/güneş yılı hesabına göre olan miladi takvim ile kameri yıl hesabına göre olan hicri takvim ve rumi takvim kullanılmaktadır. Modern yaşama intibak için miladi takvim vazgeçilmez bir zaman hesabı iken, hayvancılık ve tarımdan dolayı kameri takvim de halk arasında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Denilebilir ki memur ve öğrencilerin yoğunlukta olduğu şehir merkezlerinde miladi takvim, hayvancılık ve ziraatın yapıldığı köy ve kasabalarda ise daha çok kameri takvim (hicri ve rumi) kullanılmaktadır. Hakkâri’de hayvancılık çok eskilerden beri yapıldığı için yılın ayları ve günleri koyunların beslenmesine göre belirlenmiştir. Aynı şeklide Hakkâri dağlık biralan ve rakımı yüksek olduğundan kışlar sert, karlı ve soğuk geçer. Kış Hakkâri’de erken başlar. Bundan dolayı da işler düzenli ve vaktinde yapılmalıdır. Aksi takdirde hem insanlar hem de geçim kaynakları olan hayvanları zarar görür. Bu nedenlerle Hakkâri’de, çoğu yerde olduğu gibi zaman ve zaman hesabı çok önemsenmiştir. Halk arasında söylenen ve bütün ayların niteliklerini dile getiren çok güzel ve anlamlı manilerimiz bulunur.
Manilere geçmeden önce Hakkâri’de ay adlarının nasıl söylendiğini belirtmekte yarar vardır. Aylar Kürtçede, Adar (Mart), Nisan (Nisan), Gulan (Mayıs), Xıziran (Haziran), Tirmeh (Temmuz), Tebax (Ağustos), İlon (Eylül), Çırîya Pêşin (Ekim), Çıriya Paşin (Kasım), Kanûna Pêşin (Aralık), Kanûna Paşîn (Ocak) ve Şuwat (Şubat) şeklinde söylenir. Burada bir konuyu daha belirtmek yerinde olacaktır: Hakkâri’de hayvancılık ve çiftçiliğin zıttı avcılıktır. Aylarla ilgili olarak ilerleyen sayfalarda aktarılacak manide avcının adı çokça geçeceği için öncelikle şu maniye göz atmak gerekir.
Mal jın e, sekne xani
Şol cot e û têcırvanî
Ne’let li babê
Kewkuj û nêçirvanî
Yani;
Aile kadındır mesken ev,
İş ekindir ve ticaret
Lanet olsun
Keklik vurana ve avcılık yapana
Şimdi manilerle aylara bakalım:
1) Çıri û çıri
Befir li sera kitirî
Kewgir bo halê xwe gıri
Yani;
Ekim ve Kasım
Birikti kar tepelerde
Ağladı keklik avlayanın haline
Yukarıda söylendiği üzere Hakkâri’ye kış erken gelir. Önce dağların zirvelerini kar tutar. Onun için de koyunlar ekimin sonundan itibaren yaylalardan indirilir ve köye yakın ajar’larda otlatılır.
2) Kanûna biçuka
Jê têt befrên pıçıka
Xweşbûn ber kuçıka
Yani;
Aralık geldi
İnce ince yağıyor kar
Ocağın önü ne güzel yer
Aralıkta kar her tarafı tutmaya başlar.
O zamana kadar her şey hazır olmalıdır. İnsanlar mümkün olduğunca sıcak yerlerden ayrılmazlar.
3) Kanuna zemherir e
Jê têt befrên pır e
Sera kevt rav û nêçîre
Kuştin nêrîyên boz û pîr e
Yani;
Geldi kapkaranlık ocak ayı
Yağıyor kalın karlar
Yukarılarda av zamanı
Öldürülür yaşlı, boz tekeler
Ocak ayı kışın en şiddetli geçen ve en çok kar yağan ayıdır. Yabani koyunlar dağ oyuklarında mahsur kalırlar. Ava çıkanlar çoğunlukla karda yürüyememiş bir tekeyle dönerler. Bu zamanda çift aylar kopup şiddetli yağışlar yerini şiddetli soğuklara bırakınca Hakkârililer
şöyle derler:
4) Heyhot heyhot
Jêk ve bûn mehên cot
Acêb dayê kiç ne fırot
û ne da bi dar û sot
Hakkâri dağlarından kış manzarası.
Yani;
Heyhot heyhot
Ayrıldılar çifte aylar
Acep anası kızını
Satıp da yakacak yapmadı mı
5) Ne bı xêr bêt şuwat e
Meha bı sir û serma pêda hate
Kewgir bo halê xwe gıri û hate
Yani;
Gelmesin hayırla şubat ayı
Çok soğuk ay yine geldi
Haline ağlayarak döndü avcı
Şubat ayında çok kar yağmasa da hava çok soğuk olur. Bu soğuklar ürkütücü ve zararlıdır.
Miladi takvime göre Aralığın 22’sinden itibaren kışın en soğuk 60 günü başlar. Bu dönem Hakkârililerce çıle ve beçe diye adlandırılır. Başka bir manide şöyle denir:
6) Beçe gote çıle
Eger mın şerm nebe jı te
Mın dê cani dı zıkê
Mahinê de qerisandiba
Yani;
Beçe Çıle’ye demiş ki
Utanmasaydım eğer senden,
Ben kısrağın yavrusunu
Dondururdum anasının karnında Şubat bütün dehşetiyle ceviz ağaçlarını bile soğuktan kırarken önce cemrelere yenilir, sonra baharın müjdecisi gelir:
7) Bı xêrbêt Adar e
Ne ya germ e ne ya sar e
Li ali kewgıri bihar e
Yani;
Hayırla geldi Mart
Ne çok soğuk ne de sıcak
Avcıya göre geldi bahar
Gerçekten de mart ayıyla birlikte artık bahar gelmiştir. Türkçe’de “mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.” atasözünde belirtilene benzer bir bahar havası eser. Ancak Martın 18’i tufan günüdür. O da atlatılınca artık kimse durduramaz baharın gelişini. Ardından nisan gelir:
8) Nisan e, kew fırin jı kox û lisan e
Dew kefte kûsan e
Lı cem hemî pîsane
Yani;
Nisandır artık, keklik yuvadan uçtu
Ayran bayırlara düştü
Vardır artık herkeste
Nisan ayı koyunlar yavaş yavaş ağıllardan çıkarılır, azıcık da olsa bayırlarda otlatılır. Hazır ot daha az verilir. Yavaştan yavaştan keçiler de sağılır, ayran bollaşır. Nisan ayının son haftası Avetirk’tir. Bu son sıkıntılı günler de yağışlı geçer ama ondan sonra artık tamamıyla bahar gelmiştir. Onun için de mayıs der ki;
9) Gulan dibêt ez im
Sera zerîyan
Ker dikem keviyan
Rê dikem şıvan û beriyan
Yani;
Benim! Der Mayıs
Güzellerin baş tacı
Yararım ben karları
Yollarım çobanları ve koyun sağanları
Mayıs, ayların en güzeli, güllerin ve çiçeklerin ayıdır. Onun içindir ki Kürtçe ismi gulan yani güllerdir. Bu ayda ilkbahar yaylasına çıkılır. Çünkü çatlamıştır artık karlar ve yemyeşil otlar, binlerce çiçek ve güller çıkmıştır toprağın üstüne. Hemen ardından boğucu sıcaklar başlar.
10) Xıziran xınzırî
Çu tıştı xwe li ber nagıri
Ji bıli dara çûli
Beri û mêwa tıri
Yani;
Haziran yakıcıdır
Dayanmaz ona karşı hiçbir şey
Sadece mazı ve asma ağacı dayanır
Ardından temmuz gelir
Hakkâri dağlarına baharın gelişi.
11) Tirmeh xatun e
Zira’et li ber çêbûne
İnsan jê têr bûne
Yani;
T emmuz hatundur.
T oprak olgundur.
İnsanlar ondan dolgundur.
Gerçekten de temmuz Hakkâri’de bir başka güzeldir. Yaylaların en coşkulu olduğu, otların biçildiği, yemişlerin olgunlaştığı, sebzelerin çıktığı dönemdir. Temmuz’un tam ortasında Nivi Tirmeh şenlikleri başlar ve Yaradanın verdikleri onun kullarına sunulur. Ardından Ağustos gelir:
12) Nıvişkana tirmeh û tebax e
Guri ji radıbit axê
Mıh ketine axê
Stur diket kemaxê
Mêwij ketine mistaxê
Yani;
Temmuz ve Ağustos’un ortası
Ateş yerden yükselir
Koyun düşer toprağa
Butlarını kalınlaştırır
Üzüm düşer harmana
Ağustos ayı koyunların semizlendiği, kuyruklarınıntoprağa düştüğü dönemdir. Aynı zamanda bağların bozulduğu, üzümlerin kurutulduğu dönemidir. Ağustos sonlarına doğru zirveler serinler. Artık hazırlanma dönemidir.
Hakkâri dağlarından yaz manzarası.
13) İlonê pezkê spi
Yê lı ber gonê
Mehelê koçeran û çûnê
Yani;
Eylül beyaz koyunun
Çiftleşme dönemi,
Artık göçerlerin
Eve dönme zamanı
Eylül, pek çok açıdan tam bir hazırlanma zamanıdır.
Göçler başlar. Yaylaları boşaltma, koçerler için ovaya inme, koç katımı, otların toplanması ve kış hazırlıklarının yapılması dönemidir. Çalışmamış olanlar, yazı beyhude geçirenler kaybetmişlerdir yılın bereketini. Artık bu aydan sonra kış yavaş yavaş, alıştıra alıştıra yüzünü gösterecektir. Çünkü eylülden sonra çıri ayı gelir. Çiriya pêşin denen ekim ayı nispeten açık geçse de çıriya paşin, yani kasımın ne yapacağı belli olmaz. Bundan dolayı
Hakkârililer der ki;
Çıriya paşê, kerê xwe nebe aşê
Yani;
Kasım ayında, merkebini götürme değirmene.