HAKKARİ İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

Hakkari İlinde Nüfus

       HAKKÂRİ İLİNDE NÜFUS

Bir ilin sosyal yapısını oluşturan ve değiştiren en önemli faktörlerden biri, hiç şüphesiz ki nüfustur. Bunlardan özellikle nüfusun mutlak miktarı, cinsiyete göre dağılımı, artış hızı, şehirli veya kır olma özelliği, iktisadi faaliyet dallarına göre dağılımı, yaş gruplarına göre ayırımı, eğitim seviyesi vb. özellikleri bölgenin yeniden yapılanması ve kalkınmasına ilişkin planlama çalışmalarının önemli belirleyicilerindendir. Şüphesiz bu günü anlamak için öncelikle geçmişten günümüze Hakkâri’nin geçirdiği süreci doğru anlamak gerekmektedir. Bu bağlamda Hakkâri’yi nüfus olarak anlamanın yolu süreci iki ana eksende ele almaktır. Bunlardan ilki Cumhuriyetin ilanı ve gerçekleştirilen ilk sayıma kadar olan süreç ve Cumhuriyetin ilanından sonraki süreç şeklindedir.

       Cumhuriyet Öncesi Hakkâri Nüfusu

Hakkâri yöresinde gerçekleştirilen arkeolojik kazılar, yörenin Orta Paleolitik dönemde insanların yerleşmesine sahne olduğunu ortaya koymaktadır. Yüksekova ilçesinde bulunan Cilo Dağları’ndaki mağaralara kazın- mış insan ve hayvan figürleri bu yörede çok eski çağlarda bile insanların yaşadığının kanıtıdır. Yörenin yerleşme tarihi eski olmasına karşın nüfusa ilişkin bilgileri oldukça yenidir. Zira Türkiye’nin diğer birçok ilinde olduğu gibi nüfus bilgileri bazı dönemlere ilişkin ya hiç yok ya da eksiktir. Dolayısıyla Cumhuriyet ilanına kadar Hakkâri ili nüfusu hakkında sağlıklı bilgilerin mevcut olmadığını ifade etmek mümkündür. Cumhuriyet öncesi nüfus bilgi- leri çeşitli dönemlerde Hakkâri’yi ve daha çok bölgeyi ziyaret eden seyyahların eserlerinde, Osmanlı dönemi tahrir defterlerinde, şer ’iye sicillerinde ve salnamelerde rastlamak mümkündür. Selçuklu ve Beylikler döneminde nüfus miktarını ortaya koyacak kaynaklar yeterli olmasa da Selçuklu devleti döneminde Hakkâri’ye ilişkin nüfus bilgileri kısmen de olsa mevcuttur.

Cumhuriyet öncesi dönemde, Osmanlı Devletinin yaptığı sayımların çoğu askeri amaçlı yapıldığından sadece erkek nüfus sayılmıştır. Bazı sayımlar ise vergi toplama amaçlı yapıldığından bu dönemde bütün yerleşim yerlerinde olduğu gibi Hakkâri’nin de nüfusu hakkında kesin veriler bulunma- maktadır. Osmanlı döneminde Hakkâri’de değişik milletler yüzyıllarca bir arada yaşamıştır. Kesin olmamakla beraber, 19. yy. sonlarında 25.000 km2’lik Hakkâri Sancağı’nda; Müslüman, Hıristiyan, Yahudi ve Yezidilerle beraber nüfus 300.000’e yaklaşmıştır. Yörede 5. yy.’den itibaren Hakkâri’yi merkez edinen ve burada yaşayan Hıristiyan Nesturilerin nüfusunun 19. yy. sonlarında 40 bini aştığı belirtilmektedir. Zira Nesturiler yaklaşık 1500 yıl bu bölgede yaşamışlardır. 20. yy. başlarına kadar merkez edindikleri Çöle-

merik’te yaşamış olan ve buraya “Gulamark” ismini veren Nesturiler'in bir kısmı birtakım nedenlerden dolayı 1890 yılında İran’a göç etmişlerdir. Fakat bu göç hareketine katılan Nesturiler’in büyük bir kısmı bir süre sonra tekrar Hakkâri Sancağı’na geri dönmüşlerdir. 20. yy. başlarından itibaren ayaklanan ve yerel halkla çatışmaya başlayan Nesturiler, Birinci Dünya Savaşı yıllarında göç etmişlerdir. Söz konusu göç sürecinde yaklaşık 40 bin Nesturi İran’a, oradan da Irak’a göç etmiştir. Şüphesiz Hakkâri yöresinin sosyo-demografik yaşamında önemli bir yeri olan Nesturiler’e ilişkin veriler oldukça sınırlıdır. Bu durumun temel nedeni Hakkâri’nin coğrafyasından kaynaklanan sınırlılıklardır. Ancak yöreye ilişkin bir takım bilgilere ve başta da bazı nüfus verilerine vilayet yıllıklarından ulaşmak mümkün olmuştur.

1876 Erzurum Vilayet Salnamesinden elde edilen verilerde vilayetin bugün Hakkâri’yi oluşturan kısmında (Çölemerik, Gevar, Çal, Şemdinan) iki kaza ve iki nahiye ile birlikte toplam 325 köyün olduğu, buradaki toplam nüfusun ise 17.010 kişi olduğu belgelenmiştir. Aynı salnamede Hakkâri’ye bağlı kazalardan Gevar’da 1000, Çölemerik’te 780, Şemdinan nahiyesinde 506, Çal nahiyesinde ise 600 hane olduğu tespit edilmiştir. 1876 tarihli Erzurum Vilayet Salnamesi’nde ise Hakkâri Sancağı ve ona bağlı yerleşmelerde, 1432 köy, 53987 hane mevcut olduğu ifade edilmiştir. 141139 kişinin yaşadığı Sancakta nüfusun %54,2’si Müslümanlardan oluşmaktadır. Hakkâri Sancağında yaşayan nüfusun oransal olarak çoğunluğu Müslümanlardan oluşuyor ise de, iş ve ticaret alanları ile dini merkezlerin sayısında Hıristiyanların bariz bir üstünlüğü söz konusudur. Zira Çölemerik’te 35 dükkân, 4 cami, 2 medrese, 60 kilise ve 3 İslam okulu, Gevar’da 40 dükkân, 3 cami, 33 kilise ve 1 tane Rüştiye mektebi, Şemdinan Nahiyesinde, 10 dükkân, 2 cami, 8 medrese, 4 İslam okulu, Çal nahiyesinde ise dükkân bulunmazken 2 cami, 2 medrese ve 1 İslam okulu bulunmaktaydı.

Tablo 7: 1881’de Hakkâri’de dinsel dağılım / Kaynak: Karpat,K.H. 1978, S: 237-274.

Yukarıda da ifade edildiği üzere yörede yaşayan Nesturiler’in 19. yy.’ın sonlarına doğru bölgeden göç ettikleri şeklindeydi. Bu durumu 1896 yılı verilerinden anlamak mümkündür. Zira söz konusu tarihte  gerçekleştirilen başka bir tespitte, Çölemerik, Elbak, Gevar, Şemdinan, Beytüşşebap, Mahmudi ve Hamidiye adında 7 kazası olan Hakkâri Sancağı’nda toplam 1423 Yahudi, 8503 Nesturi 6738 Ermeni ve 64370 Müslüman’ın bulunduğu belirtilmiştir. Görüleceği üzere Nesturiler’in sayısında ciddi bir azalma olmuştur. 19.505

Karpat’ın 1881-82 ve 1893 yılları salname Hıristiyan ve kayıtlarından elde ettiği nüfus verilerinin aksine farklı bir kaynakta yörenin nüfusu şu şekilde aktarıl- maktadır. Chantre’ye göre Hakkâri Sancağı’nın 1882 yılındaki dinsel ve etnik dağılımı şu şekildedir. 68.000 Müslüman, 7000 Nesturi, 1328 Yahudi, 2200 Yezidi, 800 Ermeni şeklindedir. Aynı dönemlere (1891) ilişkin Cuinet’in ortaya koyduğu Hakkâri Sancağı nüfusu şu şekildedir.  1891 yılı kayıtlarına göre sancakta yaşayan toplam nüfusun %60’ı Müslüman ve %40’ı diğer dinlere mensuptur. Diğerleri içinde sayıları 92 bini bulan Hıristiyan Nesturiler çoğunluktadır. Yezidi ve Yahudilerin sayısı ise, toplamda %6,6’lık bir değer ifade eder. Sayıca fazla olan Nesturiler daha çok Çal kazası (31.960) Çölemerik kazası (15.000) ve Uramar kazasında (11.044) bulunmakta iken; Yahudiler, Gevar ve Şemdinan kazalarında yoğunluktaydılar. Aynı tarihte yine nüfusun en fazla olduğu kaza Çal iken (yaklaşık 44.000) nüfusun en az olduğu kaza ise Şemdinan kazasıdır.

Tablo  8 . 1891'de Hakkâri Sancağında nüfusun dinsel ve etnik dağılımı Kaynak: CUINET, V., La Turquie D’Asie, 1892, s.716-726. Aynı dönemlere (1891) ilişkin Cuinet’in ortaya koyduğu Hakkâri Sancağı nüfusu şu şekildedir. 1891

Yukarıda da ifade edildiği üzere yörede yaşayan Nesturiler’in 19. yy.’ın sonlarına doğru bölgeden göç ettikleri şeklindeydi. Bu durumu 1896 yılı verilerinden anlamak mümkündür. Zira söz konusu tarihte  gerçekleştirilen başka bir tespitte, Çölemerik, Elbak, Gevar,  Şemdinan, Beytüşşebap, Mahmudi ve Hamidiye adında 7 kazası olan Hakkâri Sancağı’nda toplam 1423 Yahudi, 8503 Nesturi 6738 Ermeni ve 64370 Müslüman’ın bulunduğu belirtilmiştir. Görüleceği üzere Nesturiler’in sayısında ciddi bir azalma olmuştur. 19.505 hanesi bulunan sancağın toplam nüfusu 81.034 kişi olarak kayıt edilmiştir. 1897 tarihli vilayet salnamesinde ise Hakkâri Sancağı ve bağlı kaza- larda nüfusun dağılışı ve dinsel yapısı aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.

Tablo incelendiğinde nüfusu en fazla olan kaza Beytüşşebap olurken en az nüfuslu kazanın ise Şemdinan olduğu görülmektedir (Tablo 9). En fazla nüfuslu kazası olan Beytüşşebap’ın merkezi Elki’de 19. yy. sonunda 600 Nesturi’nin yaşadığı ifade edilmiştir. Çal kazasında 31 960 Nesturi’nin I. Dünya Savaşı yıllarında önce İran’a daha sonra da Irak’a göç etmesi yöredeki nüfus dengelerini köklü şekilde değiştirmiş ve başta yöre nüfusu olmak üzere Nesturi nüfus sayısında da ciddi bir düşüşün gerçekleşmesine neden olmuştur. Aynı dönem Çal kazasının nüfusu 1000 Müslüman 200’ü Yahudi olmak üzere toplam 1200 kişi şek- linde ifade edilmektedir. Sonuç itibari ile yöredeki toplam nüfus 19.yy.’m sonlarında 33000 iken 1914’lere gelindiğinde Çölemerik Merkez Kazası nüfusunun 36.145’e çıktığı ve nüfusun 31.848’i Müslüman, 3461’i Ermeni Gregoryen ve 836’sı Yahudi olduğu belirtilmektedir.

       Cumhuriyet Dönemi Hakkâri Nüfusu

       Nüfusun Doğal Gelişimi

Cumhuriyet’in ilanından sonra Türkiye’de gerçekleştirilen ilk nüfus sayımı 1927 yılında yapılmıştır. Bu sayım birçok yönüyle çağ- daş bir sayımdır. Zira bu sayımla Türkiye’nin nüfus bilgileri ilk kez doğru ve anlaşılır bir şekil de kayıt altına alınmıştır. 1927 yılında gerçek- leştirilen sayımda Türkiye nüfusu 13.648.270 kişi iken, aynı sayım yılında Hakkâri’nin nüfusu 25.016 kişi olarak tespit edilmiştir. 63 ilden olu- şan Türkiye’nin en az nüfuslu ili olan Hakkâri bu özelliğini uzun yıllar korumuştur. İl her ne kadar toplamda Türkiye’nin en az nüfuslu ili olsa da, nüfus artış oranında Türkiye ortalamasından daha yüksek değerler ifade ettiği verilerden anlaşılmaktadır (Tablo 10). Zira 1927 yılından 2014 yılına kadar geçen 87 yıl içinde Türkiye nüfusu yaklaşık 5,9 kat artmasına karşın, Hakkâri’nin nüfusu 11 kat artarak 276,287’ye yükselmiştir.

Müslüman Kaza Ad

Tablo 9: 1897 Vilayet Salnamesine göre Hakkâri Sancağı nüfusu ve dinsel dağılımı Kaynak: CUINET, V. 1897, Le Turgue D’Asie, Tame II, 1982, S. 732-734, Paris.


Hakkâri ili, gerek coğrafyasının getirdiği sınırlılıklar ve gerekse ulaşım başta olmak üzere diğer birçok altyapı organizasyonunun yetersizliğinden dolayı, hiçbir dönem yoğun nüfuslanamadığı gibi, büyük şehir merkezlerinin de oluşmasına olanak tanımamıştır. Zira 1927 yılı sayımlarına göre Şemdinli, Beytüşşebap ve Merkez İlçe ile birlikte üç ilçesi olan Hakkâri’nin hiç- bir ilçesi 10 bin nüfusun üzerinde değildir. Türkiye ölçeğinde nüfussal gelişime bakıldığında ya da diğer bir ifadeyle bölgesel bazda gelişen diğer illerle kıyaslandığında, Hakkâri ilindeki ilçelerin nüfuslarının çok artmadığı görülecektir. 2014 yılına gelindiğinde yerleşmelerin büyüklüklerinin, geçen 87 yıla rağmen hala küçük ve orta ölçekli yerleşmeler grubunda yer aldıkları görülecektir.

1927 yılında gerçekleştirilen ilk sayım yılından 2014 yılına kadar geçen süreç içinde ilin toplam nüfusunda inişli-çıkışlı evreler ya- şanmıştır. Nüfusun artmadığı, aksine nüfus artış hızının eksilere indiği iki dönem vardır.

Tablo 10: Hakkâri ili nüfus gelişimi (1927-2014) Kaynak: TUIK

Bunlar 1940-1945 dönemi ve 1980-1985 dönemidir. Bunlardan birinci aralıktaki nüfusun artış oranı %-0,76 olarak gerçekleşirken, ikinci dönemde bu oran %-2,41 şeklinde olmuştur. Şüphesiz birinci aralıktaki eksi değerler, tüm ülke ile beraber Hakkâri’de de görülen İkinci Dünya Savaşı ve onun getirdiği olumsuzluklarla izah etmek mümkündür.

Şekil 1: Hakkari İli Nüfus Gelişimi (1927-2014)

İkinci aralıktaki düşüşte Hakkâri’nin ida- ri bölünüşünün 1990 yılında gerçekleşmesi en önemli etken olmakla beraber, bölgede baş gösteren sosyal huzursuzluklar ve bunların sonucunda gerçekleşen zorunlu köy boşaltmaları da etkili olmuştur. İldeki bu düşüşlerin yanında nüfus artış oranının en yüksek olduğu dönem ise bütün Türkiye’de olduğu gibi savaş sonrası (1950) yıllardır.

1927 yılında Hakkâri ili ülke nüfusu içinde %0.18’lik bir orana sahipken 1985’te bu oran %0.36’ya yükselmiş ve bu da Hakkâri’deki nüfus artış hızının Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleştiğini ortaya koymuştur. 1940- 1945 yıllarında meydana gelen nüfus artış hızının azalmasından sonra Hakkâri nüfusu hızla artmaya başlamış ve 1945-1950 yılları arasında en yüksek artış hızına ulaşmıştır. 1950’den sonra il nüfusu ülke genelindeki dalgalanmalardan bağımsız olarak düzenli bir şekilde artmaya devam etmiş ve bu artış devam ettiğinden ülke genelinde binde 42 olan kaba doğum hızı Hakkâri’de binde 62’ye yükselmiştir.

1980 yılındaki sayım dönemine kadar yıllık nüfus artış hızı %4’ler civarında gerçekleşen ilde 1980’den sonra kısmi bir düşüş görülse de genellikle nüfus artış hızı Türkiye ortalamasının üzerinde seyretmiştir. Ancak daha önce de ifade edildiği üzere, 1985’te gerçekleşen düşüşte yaklaşık 10 bin kişilik azalmanın nedeni 16.05.1990 tarihinde Hakkâri’ye bağlı Uludere ve Beytüşşebap ilçelerinin bu tarihten itibaren 3647 sayılı kanunla Şırnak iline bağlanması olduğu gerçeğidir. Görüleceği üzere Hakkâri ili nüfus artış oranları değişmekle beraber hep yükselen bir trende sahip olmuştur.

      Hakkâri İli Şehir ve Kır Nüfusları

Hakkâri’nin nüfussal gelişimini ve kırşehir nüfusu dağılımını, her ne kadar 1927-2014 yılı sayım sonuçlarına göre değerlendiriyor olsak da, esas olarak geçmişle de ilişkilendirmek gereklidir. Çünkü özellikle geçmişte yörede yaşayan Hıristiyan grupların ve onlara ait bina ve işyerlerinin mevcudiyeti yörenin şehirli bir havası olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak Birinci Dünya savaşının tüm Türkiye’de olduğu gibi Hakkâri yöresinde yapmış olduğu tahribat, Hakkâri şehrini Cumhuriyet’in ilanından sonra 1935 yılına kadar küçük bir şehir merkezi olmaktan öteye götürememiştir. 1936 yılında idari sınırları büyütülen Hakkâri‘nin yeniden vilayet merkezi, yapılması ile Hakkâri şehri de tekrardan büyüme trendine girmiş olsa da Hakkâri’nin ilk yılları özellikle büyüme noktasında sancılı olmuştur.

Foto 5: Hakkari'de Çocuklar

Bu bağlamda 1936’da il yapılan Hakkâri güneyde geniş bir alan boyunca Irak, doğuda İran sınırına uzanan ve bu ülke topraklarından doğal sınırlarla ayrılmış bir sınır ili olmuştur. Sonuçta Hakkâri arkasını bu sınırlara dönmüş yüzünü ülkenin kalabalık ve türlü yönlerden gelişme imkânı bulmuş bölgelerine çevirmiş, fakat bu bölgelerden yüzlerce kilometre uzakta gelişme ve bayındırlaşma imkânı bulmayacak şekilde, ülkenin en güneydoğu ucunda sarp dağlar arasında kurulan küçük bir vilayet merkezi olarak kalmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra sınırlarının belli olmasıyla da daha önce yörede çevre bölgelere yapılan aşiret göçleri durmuş, nüfus, iyice azalmıştır.

Tablo 11 incelendiğinde görüleceği üzere 1927 yılında merkez ilçe ile birlikte, Yüksekova, Beytüşşebap ve Şemdinli ilçelerinin toplam şehirli nüfusu 1884 olurken, köy nüfusu 2313 ’dir. Merkez ilçe dâhil bütün ilçelerin merkezlerinde- ki nüfusların toplamının bir şehir merkezi dahi oluşturmaktan uzak olduğu ya da diğer bir ifa- deyle birer köy görünümünde oldukları görül- mektedir. Sonraki yıllarda, Hakkâri’ye yeni ilçe- ler (Çukurca, Uludere) katılmasına rağmen 1960 yılına kadar bu 6 ilçenin toplam şehir nüfusları ancak 10 bine ulaşmıştır. Bu dönemde, kırsal nüfus toplam nüfusun %85,3’ünü oluşturuyordu. Bundan dolayı 1927-1960 yılları arasında Hakkâri‘de herhangi bir şehirleşme hareketinden söz edilmez. Uludere’nin ilçe yapılarak Hakkâri’ye bağlanmasından sonra Hakkâri de şehirsel nüfus artmaya başlamış 1960-1965 yılları arasında şehirsel nüfus artış hızı % 70,1 gibi yüksek bir düzeye ulaşmıştır. Özellikle Merkez ilçe ve Yüksekova’nın şehirsel nüfus oranları giderek artmış 1970’te şehirleşme hızı % 77,3’e yükselmiştir. 1975’e kadar Hakkâri’de şehir tanımına giren 10 binin üzerinde nüfusa sahip ilçe sayısı sadece ikidir. 1980 yılına gelindiğinde ildeki şehirli nüfusun oranı % 28,4 tür. Zira bu dönemde Hakkâri’de Yüksekova ve Merkez ilçe  dışındaki dört ilçenin de şehirsel nüfusları 5.000’nin altındadır. Yine aynı yılda hiçbir ilçenin şehir nüfusu kır nüfusundan fazla olmadığı gibi, bu tarihte en büyük şehirsel nüfusu barındıran Merkez İlçede bile şehir nüfusu %47’lik bir oranı ifade etmektedir. Hakkâri 1990’lı yıllara kadar kırsal nüfusun ağırlıklı olduğu bir görüntü sergilerken, 1990’dan sonra nüfus dengeleri değişmeye başlamış ve kırsal nüfusun tedricen azalma eğilimine girdiği ve şehirli nüfusun ise artma eğiliminde olduğu bir döneme girilmiştir. Zira 1990’da şehirli nüfus toplam nüfusun %41,2’sini oluştururken bu oran bir sonraki (2010) sayım döneminde %54,2'ye ve 2014'te %54,6’ya yükselmiştir.

Yukarıda da ifade edildiği üzere Hakkâri’de her dönem doğurganlık oranı ve doğum hızları yüksek olmuştur. Şüphesiz bu durum kırsalda şehre oranla daha yüksektir. Bu bağlamda 1990 yılına kadar Hakkâri’de kır- sal nüfusun şehir nüfusundan fazla olmasında doğurganlık oranının ve doğum hızlarının yüksek olmasının etkili olduğunu ifade etmek yanlış olmasa gerek. 1990’a kadar şehir nü- fusu sürekli artan, kır nüfusu sürekli azalan Hakkâri ilinde 1985-1990 yılları arasında kır nüfusunda yaklaşık 26.000 kişilik bir azalma meydana gelmiştir. 1985 yılında köy nüfu-

sunun toplam nüfus içindeki oranı % 66.46 iken 1990 yılında % 58,8’e düşmüştür. 1990 yılından sonra Hakkâri’deki kırsal nüfus hızla azaldığından şehir nüfusunun oranı giderek artmıştır. 2000 yılında şehir nüfusu 1990 yılına göre yaklaşık 60 bin civarında bir artış göstermiş, buna paralel olarak kırsal nüfusun toplam nüfus içindeki oranında da önemli bir düşüş meydana gelmiştir. Şüphesiz bu durumun nedenlerinden biri de 1990 yılındaki idari bölünmedeki değişikliğin sonucu olarak Hakkâri’ye bağlı iki ilçenin (Beytüşşebap ve Uludere) Şırnak iline bağlanmasıdır.

Ancak 1990 yılından sonra kırdan şehre göçün ya da, diğer bir ifadeyle, kırsal nüfusun şehirsel nüfusa oranla bu kadar hızlı azalması olağan göç ya da nüfus hareketleri ile izah edilemez. Bu durumun asıl nedeninin bu dönemlerde gerçekleştirilen köy boşaltmaları olduğu bilinmektedir. Ayrıca 1980 yılından sonra ülke genelinde artan işsizlik olgusundan kaynaklanan köyden şehre göç hareketlerinin Hakkâri’ye de yansıması, 1985 yılından itibaren bölgede artan ve 1990’lı yıllarda yoğunlaşan terör olaylarının neden olduğu göçleri saymak mümkündür. Sonuç olarak Hakkâri ilinde kır nüfusu sürekli azalırken şehir nüfusu da artmış; 1927 yılında %7,5 olan şehirsel nüfus oranı 2014’te %54,6’ya çıkmıştır. (Tablo 11).

              Göçler

İnsanlık tarihi kadar eski bir olgu olan göç, genel olarak insanların devamlı veya geçici olarak oturdukları yeri değiştirmelerini ifade eder. Diğer bir ifadeyle insan topluluklarının bireysel olarak ya da gruplar halinde kalıcı ya da  uzun süreli olarak ya adıkları yeri terk ederek ba ka yerleşim alanlarında yaşaması şeklindeki nüfus hareketleri, göç olarak tanımlanmaktadır. Göçlerin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Neo- litikte, kıyı ve ovalardan dağlara, oradan da tekrar kıyı ve ovalara doğru süregelen ve kaynakların kullanımından doğan ritmik göçler, sonraki dö- nemlerde insanların kalıcı yerleşmeler kurmala- rından sonra da değişik şekillerde olmak üzere devam etmiş ve esas olarak yeryüzünün kay- naklarından daha çok yararlanmaya dayalı bir faaliyet olarak günümüze kadar devam etmiştir. Göçler, bireylerin ya da toplulukların kendi istekleri ile  olabildiği gibi, baskı veya zorlama ile de gerçekleşebilmektedir. Bu nedenle, göçler, ortaya çıkma biçimine göre farklı kategorilerde değerlendirilebilir. Genellikle ülke içerisindeki göçler iç göçler olarak   değerlendirilirken, ülke dışı ile ilgili olarak meydana gelen nüfus hareketleri de dış göçler kapsamında ele alınmaktadır. Türkiye içerisinde meydana gelen göçler de kır-şehir ilişkisi halinde gerçekleşmiştir. Bu ilişkiler, kırsal alanların itici ve şehirsel alanların çekici özellikleri ile izah edilebilir. İtici faktörlerin başında, nüfus baskısı, veraset yoluyla iyice küçülmüş ve verimi azalmış tarımsal toprakların varlığı, gizli işsizlik, zirai mekanizasyonun  gelişmemiş olması, mevsim dışı ekonomik faaliyetlerin mevcut olmayışı, eğitim olanaklarının yetersizliği gibi kırsal alanların ekonomik sınırlılıkları gibi nedenler ile doğal afetler, iklim şartları, kan davaları ve terör olayları gelmektedir.

Şekil 2: Hakkari İli ve İlçelerinin Sayım Yıllarına Göre Şehir ve Kır Nüfusları

Çekici faktörlerin başında ise; şehirdeki iş imkânların çoğalması başta olmak üzere, köy-şehir arasındaki gelir farklılıkları, daha iyi ve ileri eğitim olanakları, şehrin cazibesi, daha iyi bir yaşam standardı ümidi ve ulaşım imkânları da şehri cazip hale getiren unsurlardır. Kır ve şehir arasındaki bu ilişkide en önemli belirleyici faktör, mesafe unsurudur. Çünkü itici ve çekici faktörler arasındaki ilişkide, mesafe uzadıkça göçe katılan nüfus miktarı da düşmektedir. Bu durum, uzun mesafelere yönelik göçlerin daha çok sıçramalı bir şekilde meydana gelmesine neden olmaktadır.

İnsanların devamlı veya geçici olarak oturdukları yeri değiştirme olayı olarak ifade edilen göç olgusu, Hakkâri yöresinde öteden beri var olan bir olgudur. Yüzyıllar boyunca çeşitli milletlerin yaşadığı, konaklayıp göç ettiği Hakkâri’de göç olgusu, gerek Cumhuriyet öncesi ve gerekse Cumhuriyet döneminde hep var olmuştur. Zira yörede gerçekleşen ilk göç hareketlerinden biri yukarıda da ifade edildiği üzere 19. yy.’in son çeyreğinde gerçekleşen Nesturi göçüdür. Osmanlı döneminde Hakkâri’yi merkez edinen Nsturilerin bir kısmı yüzyılın son çeyreğinde İran’a göç etmiştir. İkinci büyük göç olayı ise Birinci Dünya Savaşı yıllarında meydana gelmiştir. Söz konusu yıllarda ise yaklaşık 40.000 Nesturi Hakkâri’den ayrılarak önce İran’a, orandan da Irak’a göç etmiştir.

Harita 3: Hakkari İli 2007-2014 Nüfus Oranları

Hakkâri’nin demografik yapısında büyük ve kalıcı etkiler bırakan göç hareketlerinin yanında, mevsimlik karakterde de göç hareketleri yaşanmıştır ve bugün de kısmen yaşanmaktadır. Zira Birinci Dünya savaşından önce Mezopotamya’nın kuzey bölümünde yaşayan aşiretler sürüleri ile birlikte yaz mevsiminde bu dağlık bölgenin serin yaylalarına gelirlerdi. Bu mevsimlik hareket yörenin yaylalarında büyük bir canlılık ve hareketliliğin yaşanmasına neden olurdu. Ancak Birinci Dünya Savaşı sonunda yapılan sınır değişmeleri ve Hakkâri’nin bir sınır vilayeti ya- pılmasından sonra, bu göçebe aşiretlerin hareket sahaları daralmıştır.


Tablo 12: Hakkâri ilinde doğanların il nüfusu içindeki oranı (1945-2010) Kaynak: TUİK. Verileri

Cumhuriyet döneminde şehir, sahip olduğu elverişsiz topografyasından dolayı ülkenin diğer kesimlerinden uzun yıllar boyunca adeta kapalı kalmıştır. 1940’lı yıllara kadar başka bir ille ulaşım bağlantısı bile olmayan Hakkâri, 1945 yılında Hakkâri-Van karayolunun ulaşıma açılmasından yıllar sonra bile göç hareketleri bakımından son derece durağan bir yapı gös- termiştir. 1980’li yıllara kadar Hakkâri ilinde sosyo-ekonomik koşulların son derece elverişsiz olmasına rağmen, ilde toplumsal bağların çok güçlü olması, dışa kapalılığın yarattığı alışkanlıklar ve geleneklerin çözülmeyişinin yanında fiziki şartlarının da olumsuz olması ilin nüfus hareketliliği bakımından durağan yapılı olması- na yol açmıştır.

Hakkâri ili özellikle ekonomik anlamda geniş bir sektörel çeşitliliğe sahip değildir. Dola- yısıyla sanayi, ticaret ve bazı hizmet sektörlerinin yeterince gelişmemiş olması, ilin, istihdam yaratmasını önemli ölçüde engellemektedir. Ayrıca bunlara ek olarak, coğrafyasının getirdiği sınırlılıklarda eklenince, Hakkâri dışarıdan anlamlı bir göç alamamaktadır. Zira ilin yerel nüfusuna bakıldığında yabancıların sayısının yıllar itibarı ile artmasına karşılık anlamlı olmadığı tablodan anlaşılmaktadır. 1945 yılında Hakkâri’de yaşayan Hakkâri doğumlu olmayanların oranı %6’yı bulurken bu oran 2000’de %14 ve 2010’da %12’dir. Bu oranın büyük bir kısmı komşu illerden gelen nüfusla ilgili olurken ( bu göçlerin temel nedeni zorunlu göçtür, özellikle Uludere ve Beytüşşebap’tan gelenler), önemli bir kısmını ise ilde hizmet veren asker ve memur nüfusla ilişkilidir. 2010 yılı verilerine bakıldığında Van doğumlu olanların (2651 kişi) sayısı toplamda %1,1’i temsil ederken, Şırnak doğumlu olanla- rın (2544 kişi) oranı ise %1’dir. Bu bağlamda de- nebilir ki, Hakkâri ilinin gerek aldığı ve gerekse verdiği göçlerin büyük bir kısmında, ona komşu illerin payı büyüktür ve bu hareket günümüzde de devam etmektedir.

1980 sonrası Hakkâri doğumluların oransal azalışında iki temel neden etkili olmuştur denebilir. Bunlardan ilki, bu tarihten itibaren ilde artan nüfusa bağlı olarak ortaya çıkan işsizlik sorunudur. Diğeri ise yine bu tarihten itibaren görülen siyasal huzursuzluklar ve onun tetiklediği göç hareketidir. Zira 1980 yılından sonra artarak devam eden bu huzursuzluklar beraberinde 1990’lı yıllarda başlayan diğer bir uygulamayı getirmiştir ki, bu uygulama ”zorunlu göç” olarak adlandırılan ve bugün hala bir sorun olarak varlığını sürdüren bir olgudur. Bu süreçle tüm bölgede olduğu gibi Hakkâri ilinde de birçok köy yerleşmesi boşaltılmış ve köylerinden ayrılmak zorunda kalan nüfus il merkezi, ilçe merkezleri ve il dışına göç etmek zorunda bırakılmıştır.

Hiç şüphe yok ki Hakkâri’nin sosyo-ekonomik bakımdan sürekli olarak gerilemesinde, bölgede 1990 sonrası tırmanışa geçen şiddet ortamının etkisiyle yoğunlaşan zorunlu göçler temel etken olmuştur. Diğer bölge illerinde ol- duğu gibi, Hakkâri’de de 1990 yılında başlayıp 1995’ten sonra hızlanan kırsal alanların boşalması süreci, çoğunlukla güvenlik sorunları nede niyle ve zorunlu olarak gerçekleşmiştir. Bölgede  normal olmayan yaşama koşulları, bir yandankırsal alanlarda yaşayan insanların tarımsal faaliyetlerini (yayla yasağı gibi) çeşitli nedenlerle önemli ölçüde kısıtlamış; öte yandan, sürekli olarak can güvenliği kaygısı içerisinde bir yaşamın ağır psikolojik baskısı nedeniyle insanların göç etmesine neden olmuştur.

Tablo 13: 1992-1997 yılları arasında Hakkâri ilinde boşaltı- lan yerleşmeler / Kaynak: TUİK Verileri


Şekil 4: Hakkâri ilinin aldığı ve verdiği göç, (2013-2014)

Ayrıca bölgede var olan OHAL uygulamaları da bu süreci desteklemiştir. OHAL Bölge Valiliği’nin açıklamalarına göre, 1997 yılı kasım ayına kadar 11 ilde 820 köy ve 2345 mezra boşaltılmıştır Boşaltılan köylere Çukurca ilçesi önemli bir örnektir. Bu ilçenin 1990 yılında mevcut 16 köy ve mezrasında toplam 14271 kişi yaşamakta iken, 2000 yılında bu sayı 3609’a düşmüştür. Üstelik mevcut köylerden sadece Gündeş, Çığlı ve Ak- kaya köylerinde nüfus bulunmakta, diğer köyler ise tamamen insansız durumdadır. Boşaltılma sürecinden diğer ilçeler de etkilenmiştir. Örneğin, Hakkâri merkez ilçeye bağlı köylerin nüfusu 1990 yılında 23.374 iken, 2000 yılında 19.387 kişiye düşmüş¬tür. Merkez ilçenin de 34 köyün- den 8’nin köy yasal statüsü devam ettiği halde hiç nüfusu bulunmamaktadır. Bütün bu süreç, ilin kendisinin de 1990-2000 döneminde il dışı- na (özellikle Van ili) büyük miktarda göç verme- sine rağmen, Hakkâri şehir merkezi nüfusunun 10 yıl içerisinde %91,2 artarak 30.407 kişiden 58.145 kişiye ulaşmasına neden olmuştur. Önce- ki sayım dönemlerinde yıllık nüfus artış hızının %4-5 arasında değişmesine rağmen 1990-2000 döneminde yıllık %9,1’e yükselmesi sözü edilen durum ile ilgilidir. Şüphesiz bu göçler, göç edilen şehirlerde önemli mekânsal değişimlere, sosyal ve kültürel sorunlara neden olduğu gibi, göç eden  nüfus üzerinde de sosol-ekonomik değişimlere neden olmuştur.

Yukarıda da ifade edildiği üzere Hakkâri özellikle yeryüzü şekilleri başta olmak üzere ger- çekleşen ilk göç hareketlerinin aksine 1990’lar- dan sonra gerçekleşen göç hareketlerinin olum- suz etkilerine maruz kalmıştır. Zira bu durum ilin son yıllarında da kendini göstermektedir. 2008-2014 döneminde gerçekleşen göç hareketi incelendiğinde bu açığın küçülmesine karşın de- vam ettiği görülecektir (Tablo 14). 10.897 kişinin göç hareketine katıldığı Hakkâri ilinde net göçün 3.710 kişi ile toplam nüfusun %1,34’üne tekabül ettiği ve göç hareketine katılan kişilerin oransal büyüklüğünün birçok ilde toplam nüfus artışın- dan bile daha yüksek bir rakamı ifade ettiği gö- rülmektedir.

İldeki bir diğer göç şeklide, asırlardır de- vam eden yaylacılık hareketinin getirdiği göç hareketidir. İlde genellikle hayvancılıkla uğraşan nüfusun bir kısmı yaylalara çıkar ve bu hareket düzenli olarak devam eder. Her ne kadar belli dö- nemlerde güvenlik nedeniyle kesintiye uğramış- sa da son birkaç yıldır yaylacılık faaliyetlerinde tekrar bir hareketlilik söz konusudur. Yüzyıllar- dan beri devam eden bu gelenek, nüfusun belli bir bölümünün Mayıs ayından itibaren sürüle- riyle beraber Kürtçe “zozan” ya da “zoma “denilen yüksek ve serin yaylalara çıkarak kış mevsi¬mi için gıda (yoğurt, tereyağı, peynir vb.) elde etmek amacıyla yapılır.

      Doğumlar ve Ölümler

Hakkâri ilinde doğumlar ve ölümlere ilişkin ortaya çıkan tablo Doğu Anadolu Bölgesinde yaşanan süreçle benzerlik göstermektedir. Zira Bölgede doğum ve ölüm istatistiklerine bakıldığında yaşanan sürecin hem doğum oranlarında hem de ölüm oranlarında düşme eğiliminde olduğu şeklindedir. Aynı durum Hakkâri’de de yaşanmakla beraber süreç biraz daha gecikmeli seyretmektedir. Ayrıca süreç her ne kadar benzer yönler ihtiva etse de Hakkâri’de doğurganlık hızı hep yüksek olmuştur. Bilindiği üzere doğum ve ölüm oranlarındaki azalma birçok alanda kalkınmışlıkla doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda birçok  kalkınma parametresinde gerilerde olan Hakkâ- ri’de nüfus artış hızına (1927-2014) bakıldığında, 1940-1945 dönemi hariç, tüm sayım dönem- lerinde doğurganlık hızı Türkiye ortalamasının üzerinde olmuştur.

Tablo 15: Hakkâri’de doğurganlık hızı ve bebek ölüm hızı (1970-2014) Kaynak: TUİK Verileri

1940-45 dönemi bir tarafa bırakılırsa ki bu bütün Türkiye için söz konusudur, sonraki dö- nemlerde ilde doğumların hızlı bir şekilde arttığı görülmektedir. 1970 yılında Türkiye’deki kaba doğum hızı %0,42 dolayında iken Hakkâri’de bu oran %0,64’tür. Aynı şekilde, Hakkâri’de do- ğurgan çağdaki kadın başına düşen çocuk sayısı 1960 yılına kadar sürekli artarken, bu tarihten sonra ise azalmaya başlamıştır. Örneğin 1985’te doğurgan çağdaki her 100 kadına 1108 çocuk düşerken, 2000 yılında her 100 kadına 810 ço- cuk düşmektedir. İldeki doğurganlık oranı şehir ve köylere göre farklılık gösterir. İl merkezinde “15-49” yaş grubundaki her bir kadın ortalama 5.16 çocuk doğururken, ilçe merkezlerinde aynı yaş grubundaki bir kadın 6.18 çocuk, köylerde  ise 8.14 çocuk doğurmaktadır. İl genelinde ise “15-49” yaş grubundaki bir kadın için bu değer 6.69 çocuktur. Ancak ildeki doğum oranları geç- mişle kıyaslandığında sürekli bir azalmanın ol- duğunu söylemek mümkündür. Şüphesiz bunda etkili olan temel faktörler, son yıllarda halkın aile planlaması ve doğum konularında bilinçlen- mesi, köyden şehirlere göç ve buna bağlı olarak şehir yaşamının getirdiği sınırlandırıcı etkiler, davranış özelliklerindeki farklılaşma ve algısal farklılıklardır. Ayrıca, ilde kısmen de olsa sağlık, eğitim ve ulaşım olanaklarındaki iyileşmeleri de saymak mümkündür.

Tablo 16: 2014 yılı Hakkâri ilinin ilçelere göre okuma yazma oranları

Hakkâri’deki bebek ölüm hızı oranları 1970-2000 yılları arasında azalma göstermiştir. Sağlık koşullarının iyileşip, yaşam seviyesi yılla- ra göre yükselmiş olan ilde 1970 yılında ‰137 olan bebek ölüm hızı 2000’de ‰ 55’e ve 2014 yılında ‰ 16,1'e düşmüştür.

     Nüfus Yoğunlukları

7228 km2’lik yüzölçümü ile Türkiye’nin yaklaşık %0.92’sini oluşturan Hakkâri’de, yıllar itibari ile nüfus artışına paralel olarak km2ye düşen insan sayısı da giderek artmıştır. 1927 yılında km2’ye 2 kişi düşerken, 2000 yılında 33 ve 2014 yılında km2’ye düşen insan sayısı 39’e yükselmiştir. Fakat bu sayı Türkiye orta- lamasının altındadır. Şüphesiz nüfus yoğun- luğunun bu denli düşük oluşunda en temel faktör Hakkâri’nin %90’a yakın bir kısmının dağlık ve engebeli bir araziden oluşmasıdır. Zira ilde nüfusun yoğunlaştığı alanlara bakıl- dığında, bu alanlar ya dağların arasına sıkışmış alanlar ya da eğim derecesinin fazla olmadığı kıs- men düzlük sayılan alanlar olduğu görülecektir.

İLÇE TOPLAM ERKEK KADIN YÜZÖLÇÜMÜ (km2) NÜFUS

Hakkâri ili gerek nüfusun dağılışı ve ge- rekse yoğunluğu konusunda oldukça farklı de- ğerler ifade etmektedir. Şehirli nüfusun ağırlık- lı olduğu Merkez ilçenin kırsal kesimi oldukça seyrek nüfuslanmıştır. Buna karşın şehir mer- kezi almış olduğu göç sonrasında yoğun nüfus- lanmış bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. 2.237 km2’lik alanı ve yıllık nüfus artış hızının 3,5 olduğu Merkez ilçede km2’ye 38,7 kişi düş- mektedir. Alansal dağılım incelendiğinde en ge- niş alana sahip ilçenin Yüksekova olduğu görül- mektedir. 2.372 km2 alana sahip ilçenin nüfus yoğunluğu km2’ye 45 kişi şeklindedir. İlçe bu haliyle en yoğun nüfuslanmış alan durumunda- dır. Zira bu durumu mümkün kılan faktörlerin başında ilçe sınırları içerisinde yer alan ve aynı ismi taşıyan ovalık alan gelmektedir. Morfolo- jik bir birim olarak yerleşmeye uygun olan bu ovanın yanı sıra nüfus yoğunlaşmasını sağlayan diğer bir sebep ise, İran’la olan sınır kapısı ve bu- nun sonucu geliştirilen ilişkilerdir. Yüksekova’nın geleceğine ilişkin oluşturulacak bir perspektif il- çenin yoğunluğunun daha da artacağı şeklinde olacaktır. Çünkü ilçe hem mekânsal olarak bü- yümeye müsait, hem de yerel bir rol üstlenecek konumdadır. Özellikle şehir merkezinin kuruluş yeri incelendiğinde bu daha da iyi anlaşılacaktır. Yüksekova ilçesi, il bazında incelendiğinde şehir nüfusunun en yüksek olduğu ilçedir.

Alansal olarak en küçük ilçe olan Çukur- ca nüfus yoğunluğu açısından da en az yoğunluğa sahip ilçe durumundadır. Zira km2’ye 12,8 kişi düşmektedir. Şehir ve kır nüfusu bir birine yakın olan Çukurca ilçesi 1990 sonrası göç ha- reketlerinden en fazla etkilenen ilçe olmuştur. Köylerin boşaltılması sürecinden en çok köyü boşaltılan Çukurca ilçesi etkilenmiştir. Gerekilçe merkezinde ve gerekse ilçeye bağlı kırsal ke¬simlerde nüfus belirgin bir şekilde azalmış- tır. Bütün ilçeler arasında kır nüfusunun şehir nüfusuna oranla baskın şekilde fazla olduğu tek ilçesi Şemdinli’dir. Nüfus artış hızının en yüksek olduğu ilçe durumundaki Şemdinli’de nüfus yo- ğunluğu km2’ye 31,2 kişidir.

        Nüfusun Alansal Dağılımı

Hakkâri ili nüfusunun yükselti kademele- rine göre dağılışı incelendiğinde nüfusun önemli bir kısmının 1500-2000 m’ler arasında yaşadığı görülmektedir. 3.436 km2 ’den oluşan bu alanın toplam il alanı yüz ölçümüne oranı %47,8’dir. Şüphesiz, nüfusun bu aralıkta yoğunlaşmasında ya da daha genel bir ifa deyle nüfusun dağılışında coğrafi değişkenlerin etkisi olmakla beraber, önemli belirleyicilerden birinin de ilin yerleşme tarihi olduğu bir gerçektir. Zira bugün yörenin kendi şartları açısından yoğun yerleşildiğini ifa- de ettiğimiz alanlar, aslında eski zamanlardan beri yerleşik düzen içinde kullanılmış ve yoğun şekilde yerleşilmiştir.

Tablo 17: Yükselti kademelerine göre Hakkâri’nin yüzölçü- mü ve nüfusu, 2009

oplam Hane Halkı Sayısı

Tablo 18: Hakkâri’nin ortalama hane halkı büyüklüğü ve hane halkı sayısı (1980-2014)/ Kaynak: TUİK Verileri


Bilindiği üzere Hakkâri Yöresi ortala- ma yükseltisi fazla olan bir yöredir. Dolayısıyla yerleşmelerin alansal dağılışında yükselti sınır- layıcı bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira hemen tüm orta iklim bölgelerinde alçak kesimlerin daha yoğun nüfuslanmasına karşın yüksek kesimler daha az nüfuslanmıştır. Bu du- rum Hakkâri ilinde de geçerli olmuş ve nüfusun en büyük kısmı 1500-2000 m’ler arasında yer- leşmiştir. Yüksek kesimler ise nüfuslanma ba- kı-mından daha seyrek bir görüntü arz etmekte- dir. Bu alanların yoğun şekilde yerleşilmesinde birçok neden öne çıkmaktadır. Bunlar, yukarı- da ifade edildiği şekli ile tarihi nedenler başta olmak üzere, iklim şartlarının müsait olması, verimli tarım alanlarının bu aralıkta olması ve belki de yöre şartlarına göre bu alanların ulaşı- labilir olması başlıcalarıdır.

Hakkâri’nin yükselti basamaklarının alansal da¬ğılımına bakıldığında; 500-1000 m arası 43,4 km2 (%0,6), 1000-1500 m arası 766,2 km2 (%10,6), 1500-2000 m arası 3455 km2  (%47,8), 2000-2.500 m arası 1467,3 km2 (%20,3), 2500-3000 m arası 1286,6 km2 (%17,8), 3000- 3500 m arası 202,4 km2 (%2,8) ve 3500 üzeri 7,2 km2’lik (%0,1) bir alan kapladığı görülmektedir.


Hakkari'de Geleneksel Ev Tipi

Yükselti kademelerine göre nüfusun dağılışı ele alındığında toplam nüfusun %69,4’nün 1500- 2000 m’ler arsında yaşamasına karşın teorik olarak daha uygun olduğu düşünülen 1000-1500 m’ler arsındaki nüfus %16,5’lik bir payı oluşturmaktadır. Bunun yanında 2000-2500 m’ler arasındaki nüfus ise %14,1’lik bir dilimi oluşturmaktadır. Şüphesiz nüfusun 1500-2000 m’ler civarlarında yoğunlaş- masında en önemli faktör şehir merkezlerinin bu ara- lıkta yer almasıdır.

Tablo 19: Hakkâri nüfusunun cinsiyete ve yaş guruplarına göre dağılımı 2014 Kaynak: TUİK, 2014.